Rotamızı, Van Gölü çevresini dönecek şekilde ve otel konaklamalı olarak belirledik.
Anadolu’nun doğusuna ikinci gidişim olacak. Daha önce, karlar altında kalmış Kars şehrini ve çevresini gezip fotoğraflama şansı bulmuştum. Rota hazırlık aşamasında, eşimin yaklaşık yirmi sene önce bir yıl kadar yaşadığı coğrafya hakkındaki deneyimleri de oldukça faydalı oldu.
Gel gör ki, özellikle depremden sonra (2011) sokaklarda çok şey değişmiş. Yıkılan şehirler yeniden inşa edilmiş, gezerek öğreniyoruz!
https://www.instagram.com/p/Byjxh3JgBMN/
Van Gölü’ne ne zaman gitmeli?
Her mevsim ayrı güzel olan coğrafyaya gideceğimiz mevsimi seçerken öncelikle iklim ve yol şartlarını dikkate alıyoruz.
Örneğin, Nemrut Krater Gölü’ne ulaşan iki farklı rota var ve ikisi de ancak Haziran ayı başında kardan temizleniyor.
Karlı dağlar ve badem çiçekleri arkasındaki klasik Akdamar Adası fotoğraflarının peşinde iseniz Mayıs ayı sizin için uygun olabilir.
Endemik bir tür olan ve Van Gölü’nün sodalı suyunda yaşayan inci kefali yöre halkı için hem eşsiz bir lezzet hem de önemli bir geçim kaynağı. Nisan-Temmuz arası yumurtlamak için tatlı sulara göç eden uçan balıklar için aynı zamanda av yasağı dönemi. Yerel lezzeti tatmak isterseniz av yasağının olmadığı yaz ve kış mevsimlerini değerlendirmelisiniz.
Sıcak yaz aylarında serinlemek için kendinizi Van Gölü’nün serin sularına bırakabilirsiniz. Gelecek sefer için, Ayanis Kalesi’nin eteklerinde kalan ve Edremit tarafındaki mavi bayraklı plajları gözümüze kestirdik!
Al kanatlı flamingoları gözlemek isterseniz göç mevsimini dikkate almakta, sonbaharı beklemekte fayda var.
Rakımı bu kadar yüksek bir bölgede seyahat ederken kış turizminin avantajlarını da göz ardı etmemek gerek! Kar tatilini özlüyor ve kayak yapmayı seviyor iseniz Gevaş’da Abalı Kayak Merkezi’ni ve Çaldıran`da bulunan Çaldıran Termal Kayak Merkezi’ni araştırmanızı öneririz.
Gezip görmek istediğimiz yerleri ve binek araç ile seyahat edeceğimizi dikkate alarak karların erimeye başladığı ve yağmurların azaldığı Haziran ayı ortasını tercih ediyoruz.
Van Gölü mü, Van Denizi mi?
Heybetli dağlar ve sönmüş volkanlar arasında kalmış Van Gölü’nü yerel halk deniz olarak tabir ediyor. Bizce de pek haksız değiller!
Kimi zaman sonsuz kimi zaman Heidi’nin koşturduğu Alpler bölgesindeymişçesine uçsuz bucaksız hissettiren Van Gölü çevresinde beş günlük bir rota çiziyorum.
Van çevresinde ne yenir?
Van şehri çevresi özellikle kahvaltı sofraları ile meşhur olmuş. Biz de şehirden almadan otlu peynir alıyoruz. Peynirin salamurası içinde saklanması gerektiği için vakumlama yapılmıyor. Kargo ile sipariş ediyoruz. Van peynirinde sirim isimli endemik bir ot kullanılıyor.
Coğrafyanın yerel otları ile mevsime göre çeşitli yemekler de yapılıyor. Akpancar otu ile yapılan keşkek benzeri bir yemeği tattık. Akpancar otu yemeğe hafif bir ekşilik katmış. Keledoş da yine ot ile yapılan başka bir yemek.
Tuzlu balık veya Şorbalık olarak bilinen tarif sadece inci balığı ile ve av mevsiminde yapılıyor. Tarifini sohbet ettiğimiz arkadaşlardan aldık:
Yumurtlayıp göle döndükleri zaman yakalan balıklar tuza yatırılıyor ve iki ay kadar tuzda bekletiliyor.
Portakal sandığı yakılır, domates biber közlenir. Lavaşın içine konur.
Şorbalık taş gibi olur, ateşin içine atılıo birkaç dakika çevrilir. Silkenir ve eti lavaşa dökülür. Sarılıp yenir. Balık temizlenmez.
Tarifi internette araştırdığımda benzer bir sunum şeklinin Azerbaycan’ın İran sınırına yakın Neftçala şehri ile anıldığını görüyorum. Van Gölü çevresinin kadim topraklarında gelince Azeri veya Acem kültürleri ile ortak lezzetlerden bahsetmemek imkansız oluyor!
Van Gölü çevresinde 1100 km ve dolu dolu beş günlük rota planı
İlk günün erken saatlerinden beşinci gün güneş batımına kadar değerlendirdiğimiz süre zarfında gölün güney kıyılarından yola çıkıp kuzey kıyılarından geri dönüyoruz. Van merkezli CarWan firmasından kiraladığımız Renault Clio ile, beş günde yaklaşık 1100 km mesafe kat ediyoruz.
Van Gölü ve çevresi binlerce yıldır çeşitli medeniyetlere ve farklı kültürlere ev sahipliği yapmış. Beş gün boyunca farklı uygarlıklardan, farklı dinlerden ve milletlerden günümüze ulaşmış eserleri ve kalıntıları ziyaret ediyor, gezip görüyoruz. Bu anlmada, yola çıkmadan önce kısa bir tarih araştırması yapmanızı öneririm. Internet araştırması sırasında bulduğum bir proje sayfasında, çevredeki Ermeni mirası mabedlerin ve kalıntıların geçmiş ve günümüz fotoğraflarını, tarihi ve mimari açıklamarını bir arada görmek mümkün!
İlk günkü duraklarımız arasında Edremit sahilinde güzel bir Van kahvaltısı adresi, Akdamar Adası ve Kilise, Altınsaç Tepesi ve Katedrali var. Konaklamak üzere Tatvan’a varıyoruz.
İkinci günümüzde Bitlis şehir merkezini ve tarihi minarelerini görüyoruz. Nemrut Krater Gölü kıyısında çay molası veriyor ve Ahlat yönünde devam ediyoruz.
Güney kıyılarda turkuaz rengi ile bizi kendine hayran bırakan göl kuzeyde derinleştikçe daha mavi ve engin bir renk kazanıyor.
Selçuklu dönemi kümbet mimarisi ve hem İslam hem de Türk tarihi için önemli izler taşıyan Selçuklu Meydan Mezarlığı’nı ziyaret ediyoruz
Adilcevaz mikrobiyolitlerinin peşinde, Süphan Dağı eteklerindeki Aygır Gölü’ne kadar çıkıyor ve ufak bir piknik molası veriyoruz.
İkinci gün için konaklama adresimiz Erciş oluyor.
Depremden sonra adeta yeniden inşa edilmiş “Yeşil Erciş” sahilinde, nam-ı değer uçan balıkların hayat mücadelesini seyrederek başladığımız üçüncü gün yolculuğumuzda bize Tendürek Dağları eşlik ediyor.
İşte karşımızda ulu Ağrı Dağı! Son derece etkileyici manzarası eşliğinde Doğubayazıt’a varıyor ve İshak Paşa Sarayı’nı geziyoruz. Beklediğimden çok daha hareketli bulduğum Doğubayazıt merkezinde yeni insanlarla tanışıyor ve sohbet ediyoruz.
Dördüncü gün için istikametimizi tekrar Van’a çeviriyoruz. Ana yola oldukça yakın ve bahar aylarında daha da coşku ile çağlayan Muradiye Şelalesi’ni aman es geçmeyin!
Urartu medeniyetinin başkenti Tuşba sahilinde yer alan Ayanis Kalesi kazılarını geziyoruz. Arkeolojik çalışmalar hali hazırda durmuş durumda ve buluntuların bir bölümü müzeye taşınmışken kalan bölümü de camekan içinde korumaya alınmış. Tepeden seyrettiğimiz mavi bayraklı plaj ve Süphan Dağı manzarası doyumsuz! Farklı göz renkleri ile koruma altına alınmış, endemik bir cins olan Van kedilerini seviyoruz. Gün batımı Van Kalesi’nde!
Son günümüzde Van çevresindeki doğal ve tarihi yerleri gezmeye devam ediyoruz. Erek Dağı’nın etrafını dolanıyor, Erçek Gölü’ne, Yedi Kilise’ye, Urartu mirası Çavuştepe Kalesi’ne ve Hoşap Kalesi gidiyoruz. Gülpınar’da verdiğimiz yemek molası ardından Edremit sahilinde sahil keyfi yaparak günü ve rotayı tamamlıyoruz.
Seyahat Bütçesi
Van Gölü’nün çevresini dolaştığımız beş gün boyunca seyahat bütçemizde özellikle tasarruf yaptığımızı söyleyemem. Ana gruplar altında gider kalemlerimizi hem TL hem de bir hafta boyunca oldukça dalgalı bir seyir izleyen USD kuru bazında ekliyorum.
Gider Türü | Açıklama | TL | Oran | USD/TRY: 5,82 |
Araç | Araç kirası, sigorta ve yakıt gideri | ₺1.200 | 25% | $206 |
Hediyelik | Kendimize ve ailemize aldığımız hediyeler | ₺507 | 11% | $87 |
Konaklama | 4 gece otel konaklaması | ₺800 | 17% | $137 |
Müze | ₺81 | 2% | $14 | |
Uçak | Yaklaşık bir ay önce aldığımız kampanyasız uçak biletleri ve beş gün için İspark otopark ücreti | ₺1.403 | 29% | $241 |
Yemek | İyi yedik! | ₺724 | 15% | $124 |
Toplam (iki kişi) | ₺4.715 | 100% | $810 |
11-15 Haziran 2019
5 thoughts on “Van Gölü Rotası”