Ana sayfa » Ege Köyleri
Barbaros Köyü

Kuzey Ege bölgesini kıyı kıyı dolaştığımız rotanın dördüncü gününe sonbahar renklerine bürünmüş Yamanlar Dağı eteklerinde, Karagöl kıyısında kurduğumuz kampta başlıyoruz. Fırtınalı bir gecenin ardından ormanda fazla vakit geçirmiyor ve kahvaltı için Sasalı’ya iniyoruz. Bugün Urla ve Çeşme yarımadalarını gezmeyi ve en güzel Ege köylerini görmeyi planlıyoruz.

İzmir Doğal Yaşam Parkı

Bugünkü ilk durağımız İzmir Doğal Yaşam Parkı oluyor.

Burada gezerken her çitin, camekanın önüne geldiğimde, daha önce gördüğüm Darıca Hayvanat Bahçesi ve çocukluk anılarımdaki bilekleri kelepçeli kocaman filin ev sahibi A.O.Ç Hayvanat Bahçesi ile kıyaslamadan edemiyorum. İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda bakımı üstlenilmiş ve sergilenen tüm hayvanlar göreceli olarak daha geniş bahçelerde dolaşmakta. Ayrıca, ziyaretçilerin de açık havada geniş geniş gezip dolaşabileceği ve çocuklar için sabahtan akşama kadar koşa oynaya keyifli bir gün geçirebileceği bir park olarak tasarlanmış. Giriş için otoparktaki gişeden jeton almak (yetişkin: 3,50 TL, öğrenci: 1,25 TL) beni çocukluk anılarıma, lunapark günlerine götürüyor. Kış döneminde 09:00-16:00 arası (park saat 17:00’de kapanıyor) ziyaret edilebilir.

Sasalı Doğal Yaşam parkı
İzmir Sasalı Doğal Yaşam Parkı

Kuzey Ege rotasını hazırlarken, göçmen kuşlara ve özellikle flamingolara ev sahipliği yapan Gediz Deltasını görmek istemiştim. Gediz Deltası, bu kuşlar için Anadolu’nun Ege Denizi kıyısındaki en önemli üreme merkezlerinden birisi ve her sene pek çok turist bu amaç ile İzmir Kuş Cenneti’ni ziyaret ediyor. Halbuki planlama aşamasında bir hata yapmıştım ve yola çıktığımız vakit ne göç ve ne de üreme mevsimine denk geldi! İlk planda hızlı bir değişiklik yapıyor ve direksiyonu Çeşme Yarımadası’na doğru çeviriyoruz.

Çeşme Germiyan Köyü ve Slow-food Festivali

Çeşme Yarımada’sının ortalarında kalan Germiyan Köyü’ne kadar ana yolu takip ediyoruz. Germiyanoğlu Beyliği’nin mirasçısı olan bu köy son dört gün içinde bizim için en keyifsiz durak oluyor. İsmini yeni yeni duymaya başladığımız ve özellikle son dönemde bu kadar popüler olmuş bir köyde kahvenin bile kapalı olmasına şaşırıyoruz. Henüz bir ay önce düzenlenmiş ve geleneksel yemeklerin, lezzetlerin tanıtılacağı duyurulmuş festivalden geriye sadece duvarlardaki afişleri kalmış.

Duvarları renk renk çiçeklerle bezenmiş olsa da ne pencerelerinde ne de sokaklarında hayat belirtisi göremiyoruz. Sanki bir gecede tüm köy toplanıp kaybolmuş gibi görünüyor.

Gelenekse ekşi mayalı ekmeği ile nam salmış Germiyan Köyü’ne ne hayaller ile gelmişken yiyecek bir dilim ekmek bile bulamadan ayrılıyoruz. 

Türkiye’nin ilk slow-food köyü olan Germiya Köyü’nden ayrılıyor ve  sahil yolundan Ildır’a doğru devam ediyoruz.

Germiyan Köyü
Çeşme Germiyan Köyü

Ildır – Erythrai Antik Kenti

Erythrai Antik Kenti’ne gitmek için sahil yolundan içeriye doğru sapıyoruz. Tarihte Lidyalılar, Persliler ve İonların eline geçmiş antik kenti ziyaret etmek için ulaştığımız çitlerin önünde herhangi bir gişe veya kapı göremiyoruz. Bilgilendirme panolarını takip ederek tiyatro ve kilise kalıntılarını görüyoruz. Athena Tapınağı kalıntıları üzerinden Sakız Adası’na kadar genişleyen manzarayı seyrediyoruz.

Tapınakta ayrıca, arkaik çağ mimarisinde önemli bir örnek olarak sayılan poligonel duvar (çok köşeli kütlesel taşlarla oluşturulan örgü) tekniği ve iç mekandaki rampa görülmeli. Antik kent Erythrai hakkında daha detaylı bilgi için kazı ekibinin hazırladığı sayfaya bakabilirsiniz.

Ildır / Ildırı Köyü siy alanı olarak ilan edilmiş ve köyde betonlaşmaya izin verilmiyor. Öğle yemeği için oturduğumuz kafenin terasında antik kent kalıntılarının ardında kalan limanı seyrediyoruz. Adı üstünde olan bu Şirin Cafe’de bir porsiyon mantı yemenizi öneriririm.

Erythrai antik kenti tiyatro kalıntıları
Ildır Erythrai Antik Kenti tiyatro kalıntıları

Urla Barbaros Köyü ve Oyuk Festivali

Barbaros Köyü’ne geliş nedenimiz Haziran ayında afişlerini gördüğüm ve bu sene ilk kez düzenlenmiş olan Oyuk Festivali idi. Köye vardığımızda aldığımız pozitif enerji iyi ki gelmişiz dedirtiyor!

Daha köy meydanına varmadan, ilk gördüğümüz evin bahçesindeki korkuluğu görünce arabadan iniyor ve bir fotoğrafını çekiyorum. Bahçeye girer girmez beni penceresinden gören teyze ile gülüşüyor ve selamlaşıyoruz.

Arabayı meydandaki kahvenin önüne parkediyor ve  köy sokaklarında kısa bir tur atıyoruz. Kimi evlerin kapısında, kimisinin penceresinde festivalden kalmış yarışma aday numaraları yazıyor.

Barbaros Köyü
Urla Barbaros Köyü

Barbaros Köyü Oyuk Festivali ilk yıldan oldukça olumlu tepkiler almış ve 2017 Mayıs ayında ikinci kez düzenlenmesi planlanıyor. Barbaros Oyuk Festivali’nin başrol oyuncusu olan oyuklar (korkuluklar) misafirlere şöyle sesleniyor: Komiklikler yapıp güldürürsek köylüleri, yeniden dönerler tarlalarına ve biz de yeniden başlarız kuşları kovalamaya!

Bu festival, Ege köylüsünün topraklarından kopmaması ve tarıma devam etmesi için yaratılmış bir farkındalık projesinin ön ayağı olarak kabul edilebiilir. Festivale hazırlık aşamasını bu videodan izleyebilir veya bölgedeki değişimin genel hatlarını köye yerleşmiş İstanbullu bir mimarın kaleminden okuyabilirsiniz.

Urla Özbek Köyü

Özbek Köyü kahvesi
Urla Özbek Köyü kahvesi

Urla Yarımadası’nda Özbek Köyü’ne gidiyoruz. Özbek Köyü, Malazgirt Savaşı sonrası Anadolu kıyılarında ilerleyen Selçuklu beylerinden Çaka Bey tarafından kurulmuş. İzmir çevresindeki yarımadalarda yer alan pek çok köyde Çaka Bey döneminin izlerini görüyoruz. Tarihi bin yılı bulan Özbek Köyü, bu güzel sonbahar gününde bizi sessiz, sakin karşılıyor. Urla’ya ilk kez geldiğimde, çarşıda gezerken kim ile selamlaşsam “şimdi festival zamanı, Özbek’e git” diye tembihlemişti. İki senedir aklımda kalan balıkçı köyünün limanına inmiyor, meydanında dolaşıyoruz. Tüm yapraklarını dökmüş bir çınar ağacının altında oturuyor ve birer yorgunluk kahvesi içiyoruz.

Urla Özbek Köyü Deniz ve Deniz Ürünleri Festivali Ekim ayının son hafasında düzenleniyor.

Yolumuza Urla sahilinden devam ediyor, Urla’nın sayfiye mahallesi Çeşmealtı sahilinden geçiyor ve Urla İskelesi’ne varıyoruz. Bu gece, Urla İskele’sinde, otel olarak işletilmekte olan tarihi bir konakta konaklayacağız.

Malgaca Pazarı’nın hemen karşısında yeni bir restoran açılmış. Ömre Bedel Yemekler arasından seçim yapmak kolay değil. Yöresel bir Ege lezzeti olan şevketi bostan kebabı ve gün boyunca ekmek fırınında pişirilmiş güveç deniyor, çok beğeniyoruz.

08.11.2016

3 thoughts on “Ege Köyleri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir