Obidos’dan Sintra’ya ulaşmamız yaklaşık 75 dakika sürüyor ve bulutlu bir akşam üstünde gün ışığını yolda kaybediyoruz. Portekiz’deki son gecemizde Sintra şehir merkezinde konaklayacağız. Odam yemyeşil dağlara ve kaleye bakıyor. Islak hava mis gibi toprak kokuyor.
Sintra Quinta da Regaleira Sarayı
Başkente yakın bir kasaba olan Sintra akşam saatlerinde sakin görünse de gün içinde özellikle Lizbon’dan gelen turist otobüsleri ve kafileleri ile hayli kalabalık oluyor. Sabah erkenden kalkıyor ve soluğu Quinta da Regaleira Sarayı’nda alıyoruz. Unesco korumasındaki Saray’a ve bahçesine giriş ücreti 6 euro.
Portekiz Kraliyeti’nin son döneminde 20. yüzyılın ilk on yılında inşa edilmiş olan saray ve bahçelerinde adeta çocuklar kadar şen olmak mümkün: Kuleler, kuyular, koridorlar, bahçeye akan şelaleler, Arap etkisindeki klasik Portekiz mimarisinin incelikleri ile süslü bir saray, sarayın şapeli ve odaları! Öğle vakti olmadan şehirden ayrılacağımız için ancak iki saat kalacağımız bahçede elimizdeki haritada işaretli yerleri koşar adım gezebiliyoruz. Hele ki güneşli, neşeli bir günde sabah erkenden gitmenizi ve yarım gün ayırmanızı öneririm. Mayıs ayı için ziyaret saatleri 10-22 arası.
Bahçedeki kanallar arasında bir bağlantı görevi de gören ters bir su kuyusunu andıran merdivenler pek çok “görülmesi gereken” listesinde yer alıyor. Adım adım ine çıka boy boy fotoğraflarımızı çekiyor, su sesine karışan yankımızla eğleniyor ve kuyunun altından çıkan koridordan bahçeye bakan bir şelaleye ulaşıyoruz.
Portekiz, gizem ve semboller ülkesi! Bahçede iki tane olan ters kuyulardan büyük olanın spiral merdivenindeki basamak sayısı ve iniş aralığı aslında Tarot mistik dünyasına gönderme yapmakta imiş. Biz su kuyusu desek de bu delikler hiçbir zaman su tutmak amacı ile kullanılmamış. Mistik tasarımlarından da yola çıkarak çeşitli merasimlere ev sahipliği yapmışlar. Benzer bir tasarımı İtalya’da Pozzo di San Patrizio kalıntısında görmek mümkünmüş.
Sintra şehirden alacak listem kalabalık: Tarihi kentin rengarenk sokaklarında dolaşmalı, yürüyerek yaklaşık bir saatte tırmanılan Pena Sarayı’na çıkmalı ve şehir meydanındaki Ulusal Tarih Müzesi ziyaret edilmeli!
- Quinta da Regaleira Sarayı – Sintra
Kara Avrupa’sının en batı ucu: Cabo da Roca
Okyanusun kıyısını takip ederek Lizbon’a doğru ilerliyoruz. Buralara kadar gelmişken Avrupa anakaranın en batısına adım atmamak olmaz! İstikamet Cabo da Roca. Buraya toplu taşıma ile ulaşım var mıdır bilmiyorum ama alternatif tur otobüsleri olmalı ki insanlar grup grup geziyorlar (Asya anakarasının en batısını da burada anlattım).
En batıya attığınız adımınızı belgelendirmek isterseniz turizm ofisi 8 euro karşılığında adınıza parlak bir kağıt hazırlayabiliyor. Biz ise kendi yöntemlerimizi kullanıyor ve üzerinde günün anlam ve önemi yazılı taş anıtın önünde okyanus manzaralı boy boy fotoğraflarımızı çekiyoruz!
Rüzgara karşı duran deniz fenerinin önündeki çitlere yaslanıp okyanusun sesini dinliyoruz.
- Cabo da Roca: Kara Avrupa’sının en batı ucu
Lizbon’un sayfiyesi: Cascais
Sıradaki durağımız, yaklaşık 20 dakika mesafedeki Cascais olacak. Zamanında bir balıkçı köyü olan Cascais, 19. yüzyıl’da Kral’ın adım atması ile zengin ve popüler bir sayfiye yerine dönüşmüş. Bugün hem okyanus kenarında bir plaj hem de yükselen gökdelenleri ile belli ki zengin bir iş merkezi. Zamanında Kral’ın yaşadığı bu Okyanus kasabası günümüzde sörf şampiyonalarına ev sahipliği yapıyor. Şık yazlık evler arasından şehir meydanına doğru giderken yol kenarındaki eğilmiş palmiyeleri gösteren şoförümüz özellikle kışın bu bölgenin çok rüzgarlı olduğunu anlatıyor.
Cascais Portekiz’deki son durağımız. Öğle yemeğinde kızarmış sardalye yiyor ve plaja inip okyanus suyunda serinliyoruz. Beş günde arşınladığımız güney Portekiz‘in dans eden desenli kaldırımlarına, neşeli ve renkli sokaklarına burada veda ediyor ve Lizbon Portela Havalimanı’na kadar sessiz sedasız yola devam ediyoruz.
- Cascais şehir merkezi ve Belediye Binası
22.05.2014
One thought on “Sintra’nın Sarmalı”