Sinop şehir merkezi ve çevresindeki doğal güzellikler araştırma sonuçlarını doğruluyor. Sinop sınırları içinde geçirdiğimiz günler oldukça keyifli ve mutlu geçiyor.
Dün akşam Ayancık’da Akgöl kıyısında kamp kurduk. Bugüne ise İnaltı Mağarası’nı görerek başladık. Erfelek istikametinde Anadolu’nun en kuzey noktasına doğru devam ediyoruz.
Erfelek Tatlıca Şelaleri Tabiat Parkı
Tabiat Parkı’na varmamız öğle saatini buluyor. Bayram tatilinin de son gününde, park girişine daha 200 metre kala araç trafiğine denk geliyoruz. Aracımızı manevra yapabileceğimiz bir düzlükte park ediyor ve yürüyerek devam ediyoruz. Tabiat Parkı’na kişi giriş ücreti 4,5 TL. Park içi oldukça kalabalık ve tesiste vakit kaybetmeden doğruca şelalelere çıkan merdivenlere yöneliyoruz.
Doğada, özellikle de kaygan zeminde parmak arası terlikle gezmeye cesaret eden, şelaleler arası geçişte alternatif güzergah olan iplerden sarkarken selfi çubuğuna poz vermekten geri kalmayan, derinliği ancak diz yüksekliğini bulmuş her su birikintisinde kulaç atmaya çalışan tüm arkadaşları tebrik ederiz!
Peş peşe 28 şelalenin çağladığı Erfelek Tatlıca Şelaleri’ndeki maceramız yaklaşık bir saat ve 2 km sürüyor. Mangal dumanı tüm meydanı kaplamış ve şelalere tırmanan dar basamaklarda köşe kapmaca oynanırken maalesef fotoğraf çekemiyorum. Kalabalıktan sıyrılıp aracımıza dönüyor ve Sinop’a doğru yolculuğa devam ediyoruz. Erfelek Şelaleri’ni yaz kuraklığının etkisini göstermediği bir bahar günü ve erken saatlerde gezmek çok daha keyifli olacaktır!
Türkiye’nin en kuzeyi
Öğle yemeği için Erfelek merkezinde mola vermeyi planlamıştık. Bayram dönüşü yoğunluğundan olsa gerek şehir girişini tek taraflı trafiğe kapatılmış görünce öğle yemeğini es geçiyoruz. Trafik yoğunluğu Sarıkum Bölgesi ve Sarıkum Gölü sapaklarında da devam ediyor. Direksiyonu Türkiye’nin en kuzey noktası olan İnceburun Feneri’ne çeviriyoruz. Gidiş-geliş çift şerit toprak yoldaki toza dumana bakılırsa yalnız değiliz. Deniz fenerini uzaktan görebildiğimiz ilk noktada aracımızı bırakıp adını ta ilkokul kitabımızda öğrendiğimiz bölgeye tek sıra yürüyerek ulaşmayı başarıyoruz. Bugün her yer çok kalabalık!
- Türkiye’nin en kuzey ucu: Sinop İnceburun deniz feneri
Sinop’un nemli havası günlerdir yükseklerde konaklayan bünyemizi yormaya başladı. İlk sapaktan Sinop şehir merkezine doğru devam ediyoruz. Türkiye’nin tek doğal fiyord coğrafyasına sahip Hamsilos Koyu’nu da es geçiyoruz. Trafiğin ilerlemesini beklerken sıkışıp kaldığımız Akliman sahilini gezmeyi de bir sonraki seyahatimize erteliyoruz.
Sinop şehir merkezi ve konaklama
Sinop boğazının trafiğini aşıp şehir merkezine varmamız ikindi saatlerini buldu. Aracımızı şehrin girişinde, Kale’ye varmadan Belediye Garajı’nın sahil tarafında tahsis edilmiş otoparka bıraktık. Gerze minibüsleri de bu garajdan hareket ediyor.
Bir kaç hafta önceden rezervasyon yaptığımız Denizci Otel’e yürüyerek varabilmek için park yasağı olan cadde boyunca, kaldırıma dahi park etmiş araçlar arasından dolanarak gidiyouruz.
Sinop şehir merkezinde trafik lambasının olmadığı ve korna sesinin duyulmadığı söyleniyor. Maalesef, uzun bayram tatilinin son gününde sahil yolundan şehir merkezine kadar, ne 57 plakalı bir araç ne de Sinoplu bir kişi görüp de soramadık!
Bu güzel şehrin tadını çıkarabilmek ve günlük hayatına karışabilmek için ilk fırsatta tekrar gelmek istiyoruz!
Bir geceliğine de olsa, kamp yeri aramayacak ve yeni bir sürpriz ile karşılaşmayacak olmanın verdiği rehavet ile otele giriş yapıyoruz. Balık yemek için Okyanus Balık Evi’ne gittik. Lokanta o kadar kalabalıktı ki, verilen siparişler mutfakta malzeme kalmadığı için değiştiriliyor veya şef garson aşağıda müşterilerin sırada beklediğini söyleyerek, yemekten sonra tatlı veya çay ikram edemeyeceği için özür diliyordu.
Eh Sinop, alacağın olsun! Daha dün gece ayı korkusu ile bir başımıza kaldığımız ormanda kurbağa sesi dinleyerek uyumamış mıydık biz; bugün bu ne kalabalık!
Sinop sahili ve Yalı Kahvesi
Nerede çay içip biraz keyif yapsak diye bakınırken sahildeki kahvede boş bir masa görüyoruz. Buraya tesadüfen gelip oturmuştuk ama bir süre ortamı seyredince meşhur Yalı Kahvesi’nde olduğunu anlıyoruz. Limana karşı çay içip kuşlara simit atıyoruz. Yalı Kahvesi’nin insana emeklilik hayalleri kurduran öyle güzel bir ortamı var!
Demli iki bardak çay yanında, masalar arasında dolaşan simitçiden sıcacık bir Sinop simidi alıyoruz. Karşı masamızdaki iki ihtiyardan biri kartlara mı bakmış acaba, bir anda sesler yükseliyor. Birisi purosu ile oynarken diğeri kasketini düzeltiyor. Üçüncü sandalyeye şimdi başka bir tonton gelip oturuyor ve çaylar tazelenirken oyun devam ediyor. Arka taraftaki masada işaret dili ile konuşan 4 kişi okey oynuyor. Diğer yanımızda okey oynayan gençlerin arasına anne ve babaları da gelip katılıyor. Kıyafetlerine bakılırsa bayram gezmesinden geliyor olmalılar, iki dirhem bir çekirdek giyinmişler. Yine misafirlikten gelmiş iki teyze sahil tarafında bir masada oturmuş. Hem simit yiyor hem de ayaklarına inen ağrılardan dert yanıyor.
Çekişmeli geçen bir pişti partisinin ardından hava biraz serinleyene kadar otele dönüyoruz. Şans bu akşam beyden yana gülüyor!
Ay son dördün evresinde ve tüm limanı gündüz gibi aydınlatmaya yetiyor. Renk renk aydınlatılmış tekneler ve türlü türlü müzik ile çığırtkanlar arasında geçip Sinop Limanı’nda tur atıyoruz. Akşam yemeği menüsünde bir yaz akşamı geleneği, haşlanmış mısır var.
- Sinop Cezaevi – Sabaattin Ali’nin kaldığı koğuş
Otelde deliksiz bir uyku uyuyoruz. Denizci Otel’in lobisinde kahvaltımızı yaparken pencereden sokağı seyrediyoruz. Sokakta Pazartesi sabahı suskunluğu var. Belediye işçileri sokakları sabunlayarak temizliyor!
Bugün öğle yemeğine kadar Sinop merkezini gezeceğiz.
Sinoplu Diyojen
Yarımadanın en dar noktasında bizi elinde feneri ile “bir insan” arayan Diyojen heykeli karşılıyor. Sinoplu olduğu rivayet edilen Yunan düşünürü ömrü boyunca, kişinin en kısıtlı yaşam koşullarında bile, mutlu ve bağımsız olabileceğini göstermeyi amaçlamış.
Bir gün, çeşmeden avucu ile su içen bir çocuk görmüş ve “bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti” diyerek tek eşyası olan çanağını da kırar. Bir gün Büyük İskender kendisine “bir dileğin var mı?” diye sorduğunda, “var, gölge etme, başka ihsan istemem” yanıtını vermiş.
Düşünür MÖ 413-327 yılları arasında Atina’da yaşamış. Fransız bir seyyah, Diyojen’in mermerden yapılmış mezar taşının Venedik’de bir evin avlusunda bulunduğunu iddia eder (15. yüzyıl başı). Taşın üstünde bir köpek resmi vardır ve altında ise şöyle yazarmış:
- Söyle, ey köpek, bu kadar dikkatle kimin mezarını bekliyorsun?
- Köpeğin
- Köpek dediğin o adam kimdir?
- Diogenes
- Bu adam nerelidir?
- Sinopludur. O, bir zamanlar fıçı içinde yaşardı, fakat şimdi meskeni yıldızlar oldu.
Tarihi Sinop Cezaevi
Güneş fazla yükselmeden ve sokaklar henüz sakin iken ilk durağımız Sinop Cezaevi oluyor. Fonda çalan müzik eşliğinde koğuşları gezerken burada çekilmiş çileleri düşünmeden edemiyoruz.
Meşhur müzeyi ziyaret eden tur otobüsleri saat 9:30 itibari ile gelmeye başlıyor. Kalabalığa kalmamak için erkenci olmanızı önerebilirim.
- Sinop Müzesi – Meydankapı kazısında ortaya çıkarılan ziyafet salonu zemin mozaiği
Müzeler ve Tarihi Konaklar
Sinop Arkeoloji Müzesi ve Sinop Etnografya Müzesi (Aslan Torun Konağı – 1890) gezdiğimiz diğer adresler. Balatlar Kilisesi kazı alanına kadar çıkıyor ve oradan sahile, Aşıklar Parkı’na dönüyoruz. Hava çok sıcak olduğu ve yoğun ışıkta fotoğraf çekemeyeceğimiz için Şahinler Tepesi’ne kadar çıkmıyoruz
Öğle yemeğinde Teyzenin Yeri’nde meşhur Sinop mantısı yiyoruz. Orijinali cevizli olmak ile birlikte, biz yarım yoğurtlu yarım cevizli olarak sipariş veriyoruz.
- Sinop mantısı orijinal usulü ceviz ile döşenerek servis ediliyor.
yavaş şehir Gerze ve Sorkun Şelaleleri
İstikamet yavaş şehir Gerze! 2017 yılında Cittaslow (yavaş şehir) ilan edilen Gerze’ye kamp mutfağı için alışveriş yapmak üzere uğruyoruz. İskeledeki aile çay bahçesinde soğuk bir gazoz molası veriyoruz.
Sorkun Şelaleleri yönünde ilerlerken denizden uzaklaşmaya ve yükselmeye başlıyoruz. Wikiloc uygulaması üzerinden takip ettiğim bir rota bizi toprak yoldan götürüyor. Bir kaç yüz metre yürüdükten sonra tüm yorgunluğumuzu alıp götüren etkileyici bir manzaraya denk geliyoruz. Peş peşe üç şelalenin sıralandığı ve türlü türlü kelebeğe ev sahipliği yapan rota yaklaşık 2 km devam ediyor ve 2017’de Tabiat Anıtı olarak tescillenmiş.
- Sorkun Şelalesi – Sinop Gerze
Kamp için Gerze yaylalarının uygun olabileceğini planlamıştık ama görebildiğimiz kadarı ile bölge hayli engebeli ve dağınık. Şelale civarında uygun bir alan bulamıyor ve rotaya devam etmeye karar veriyoruz. Sahilden Bafra’ya kadar gidiyoruz. Bölgede, alternatif olarak Sökü Yaylası’na bakabilirsiniz (yeni adı ile Bayramkalfa Mahallesi)
Samsun Alaçam mevkiinde kahverengi Geyikkoşan tabelasını fark ediyoruz. Bu yönde bir mesire yeri ve kamp alanı varmış. Sahil trafiğ o kadar kalabalıktı ki durup buraya bakmak yerine yola devam etmeyi tercih ediyoruz. Bafra yönünde ilerliyoruz.
25.08.2018
2 thoughts on “Sinop Gezi Rehberi”