Plandığımız gibi gün batımında Şavşat Ovası’na varıyoruz. Gün boyu dolandığımız Çoruh Havzası köyleri ve kurak coğrafyanın ardından, yolun sonunda bu kadar yeşil bir coğrafya ile karşılaşacağımızı hayal etmemiştim. Şavşat yolu üzerinde, Yavuzköy mevkiinde mola veriyor ve yol kenarından manzarayı seyrediyoruz. Manzarayı uzun uzadiye seyretmek için yolun diğer tarafındaki cam seyir terasına da çıkabilirsiniz.
Önümüzdeki iki gece Kocabey Köyü’nün sırtında inşa edilmiş Laşet Tatil Köyü’nde konaklıyoruz. Burası doğa ile iç içe, sade ve konforlu bir tesis. Rakım yaklaşık 1500 metre.
Şavşat Kocabey Köyü:
Kocabey Köyü içlerine doğru yürürken ineklerini evinin arkasındaki otlağa çıkarmakta olan Elfinaz teyze ve Seyfettin amca çiftine rastlıyoruz. Genç ihtiyarlar, 30 sene İstanbul’da yaşadıktan sonra emekli olmuş ve Kocabey Köyü’ndeki evlerine dönmüşler. Üç çocukları halen İstanbul’da yaşamakta.
Sokalarda gezerken rastladığımız köylüler, turizm sektörünün Şavşat ve çevresindeki köyler için önemli bir geçim kaynağı olduğundan bahsediyorlar. Bu anlamda, Şavşat köylüleri oldukça bilinçli ve doğaya zarar vermeyen tüm girişimleri destekliyorlar.
Artvin şehri, Türkiye’de eğitim oranı en yüksek nüfusa sahip. Bugün köylerde sohbet ettiğimiz çoğu kişinin de üniversite mezunu olduğunu görüyoruz. Yıllarca İstanbul veya başka büyük şehirlerde yaşamış Şavşatlılar emekli olduktan sonra köylerine geri dönüp yerleşmişler. Kurutmak üzere bahçeye serdikleri otu havalandıran Erdoğan abi ve eşi işe derin bir sohbete dalıyoruz.
Şavşat’ın doğası kadar iki gün boyunca gezdiğimiz köylerdeki evlerin tasarımı da beni etkiledi. Ortalama yüz yıllık ahşap iki veya üç katlı evler oldukça estetik tasarlanmış. Cumbalarındaki ve merdivenlerindeki işlemeler çok zarif.
Şavşat Karagöl – Sahara Milli Parkı:
Meşeli Köyü’ne doğru yola devam ediyoruz. Sahara Milli Parkı sınırları içinde kalan Karagöl kıyısında mola vereceğiz. Meşeli Köyü orman yolunda ilerken rüzgar ile farklı bir şekil kazanmış peri bacalarını da görebilirsiniz.
Karagöl etrafını yürüyerek tamamlamak mümkün. Göl yüzeyinde kırmızı Japon balıklarını, sazan balıklarını ve farklı çiftleşmelerden ortaya çıkmış farklı renklerdeki balıkların yansımalarını izliyoruz. Şavşat Karagöl kıyısında Orman İşletmeleri’ne ait bir misafirhane mevcut. Bu misafirhanede göle gelen misafirlere konaklama imkanı sunuluyor.
İskelede dinlenirken misafirlerle ilgilenen görevlilerle sohbet ediyoruz. Ağustos ayında sıcak olan göl suyu Eylül ayında serinlemeye başlar ve Aralık-Ocak aylarında buz tutarmış. Şubat ayında gölü örten buz tabakası 8 cm kalınlığı bulurmuş. Gölde avlanmak yasak ve derinlerde boyu bir metreye ulaşmış sazan balıklarına rastlanabiliyor. Bugün fotoğraf çekerken gördüklerimiz ise 2-3 kg ağırlığında imiş.
Şavşat Karagöl kıyısından ayrılıyor ve köy yoluna sapıyoruz. Öğle yemeği için yol üstündeki alaabalık tesisinde uzun bir yemek molası veriyoruz. Gelecek duraklarımız Pınarlı Köyü ve Şavşat Balıkgölü olacak.
Güncelleme: Şavşat 2015’de Cittaslow ailesine katıldı ve yavaş şehir olarak ilan edildi.
23.08.2012
3 thoughts on “yemyeşil Şavşat köyleri ve Karagöl”