Bu akşam Burdur civarında, doğa harikası Salda Gölü’nün kıyısında kamp kuracak ve Yeşilova Belediyesi Halk Plajı’nda konaklayacağız.
Anayolda gördüğümüz tabeladan sahile döndükten sonra sahil boyunca araç ile devam edebiliyoruz. Yolda karşımıza çıkan ilk tesis belediye işletmesi oluyor. Burada uygun fiyatlı fast-food türü yiyecek içecek bulabilirsiniz. Restoranın hemen ön tarafında ise kurulu mangal ocakları ve piknik masaları var. Yolun devamında ahşap bungalovlar ve belli ki sezonluk kurulmuş çadırlar yer alıyor. Sazlıkları geçip devam ettiğinizde ise daha ziyade günübirlik çadır kurulan boş yerler ve başka bir özel işletme mevcut.
Kamp alanındaki direkler üzerinden kamp alanına elektrik veriliyor ve uzatma kablonuz ile bu direklerden çadırınıza kadar ücretsiz olarak elektrik çekebilirsiniz. Salda Gölü etrafında kamp kurmanın herhangi bir ücreti bulunmuyor. Güvenlik amacı ile kimlik bilginizi ve kaç gün kalacağınızı tesisteki görevliye bildirmeniz isteniyor.
Sahilden itibaren üç sıra çadır var. İkinci ve üçüncü sıradaki büyük çadırlar genelde kilitlenmiş. Bu çadırların, düzenli olarak her hafta sonu şehir merkezinden göl kenarına gelip konaklayan ailelere ait olduğunu tahmin ediyoruz.
Bizim çadırın yanındaki prizin çalışmadığını farkedince kabloyu yol boyu takip ediyorum ancak sonuç yok. Hemen direğin karşısında, sallanan sandalyesine uzanmış sakin sakin pilli radyosunu dinleyen bir amcaya selam verip soruyorum: “Merkezden kapalıdır” diyor; “Akşam beşten sonra açarlar!”.
Biz de çadırı kurup kilitliyor ve mayolarımızı giyip plaja iniyoruz. Havanın rüzgarlı olması ve suyun biraz bulanık olması bizi şaşırtıyor. Su biraz soğuk olsa da halı yumuşaklığındaki göl zemini bizi kendine çekiyor.
Göl dalgalanmaya başlayınca kurulanıp çadıra dönüyoruz. Daha önce burada kamp kurmuş arkadaşlarım yedikleri patates kızartmasının lezzetini anlata anlata bitirememişlerdi. Akşam yemeği olarak iki koca tabak, tepeleme patates kızartması yiyoruz (tabağı 5 TL). Ortam bana üniversite yıllarında gittiğim Olimpos’da ağaç evlerdeki tatili hatırlatıyor. Bu tesis gece 12’de kapanıyor. Tuvaletler ise tüm gün açık ve beklemediğimiz kadar temiz!
Yemekten sonra kampa dönüp sofra kuruyor ve çay demliyoruz. Genel bir arıza mı vardı veya uygulama mı böyledir bilemiyorum ama gün kararmadan elektrik geliyor. Günübirlikçilerin de dağılması ile kamp alanı sakin ve loş bir atmosfer kazanıyor. Sazlıklar ile çadırları ayıran yoldan bir belediye aracı geçerek ilaçlama yapıyor. Sineklerden yana bir şikayetimiz olmuyor. Akşam serinliğinin ardından gökyüzü karardıkça yıldızlar birer birer başımızın üstünde parlamaya başlıyor.
Sabaha karşı, henüz karanlık bir saatte gümbür gümbür gelen oyun havaları eşliğinde zıplayarak uyanıyoruz.
Günlerdir kamp yorgunu bünyemin nerede olduğunu anlaması ve bu beklenmeyen gürültüyü tanımlaması birkaç saniyesini alıyor. Gürültünün anlık değil sürekli olduğunu anlayınca 156 çağrı merkezini arıyorum. Operatör beni ilgili ekibe bağlıyor. Salda Gölü’nde Belediye Halk Plajı’nda, kamp alanında olduğumuzu ve bu saatte, oldukça yüksek seste yayın yapan tesisten rahatsız olduğumuzu söylüyoruz. Gürültü beş dakika içinde kesiliyor. Tam uykuya daldık derken ses tekrar yükselince biz de tekrar ayaklanıyor ve çağrı merkezini arıyoruz.
Bu çağrılar ve sesin kapanıp açılması bir saat boyunca, beş kez tekrar ediyor. Ancak gün doğmasına yakın saatte tekrar uyuyabiliyoruz.
Son telefon görüşmesini yanıtlayan polis memurundan öğrendiğimize göre gürültü ana yol üzerindeki gazinolardan geliyormuş ve nasıl oluyor ise çözüm bulamıyorlarmış!
Bu kadar temiz bir tesisin hem de ücretsiz hizmet verdiği, bu kadar kıymetli bir doğal alanın çevresindeki gazinoların ne insanlara ne doğaya saygı göstererek, sınırı (kabahatler kanunu) bu kadar aşmasına engel olunamaması bizi üzüyor. Bu sıkıntıdan dolayı, elbet tekrar gelmek istediğimiz bu cennet köşede gelecek sefer, ıssız olmasına karşın beyaz adalar bölgesinde veya ana yola uzak ve göl seviyesinden yüksekte kalan kuzey tarafında kamp yeri araştıracağız!
Yükselmeye başlayan güneşin çadırı ısıtması ile sabah zar zor da olsa uyanıyoruz. Masamızı açıp kahvaltı sofrasını kuruyoruz. Birimiz çadırı toplarken diğerimiz de bulaşıkları yıkamak için seyyar lavabonun başına geçiyor.
Elimde bulaşıklar, taranmamış saçlarım ve ayağımdaki şıp şıp terliklerle, yeni yeni uyanıp kahvaltı telaşındaki komşu çadırların arasından geçip köşedeki lavabo başına giderken kendimi çok mutlu hissediyorum. Sanki herkes birbirini tanıyor ve herkes çok mutlu! Kahvaltısını bitirmeden göle gitmek için huysuzlanan ve annesinden azar yiyen ufaklık da mutlu!
Salda Gölü’nde nerede yüzmeli?
Kampı toplayıp yola çıkıyoruz. Daha önce methini duyduğumuz ama dün anlam veremediğimiz, kocaman “Salda Beyaz Adalar” tabelasının gösterdiği yöne doğru sürüyoruz.
Meğer bu sahil Salda Köyü kıyısında kalıyormuş ve kamp alanı yokmuş. Sahile araba ile yanaşmak yasak olsa da bembeyaz kum üzerinde, geceden kalmış teker izlerini seçebiliyoruz. Asfalt bitiminde, sahilin temizlenmesi için köy muhtarlığı adına 5 TL otopark ücreti talep ediliyor, bence az bile! Nasıl ki Marmaris’deki Kleopatra Plajı’nda terlik ile yürümek bile kurallara tabi tutulup, uymayanlara ciddi para cezaları kesiliyor ise yıllar önce sit alanı ilan edilmiş ve yapılaşmaya izin verilmeyen, hatta Mars yüzeyi ile eşdeğer tutulan Salda Gölü’nde ve kumsalında da kurallar ve kuralların takipçileri olmalı. Maalesef, her seyahatimizde görüyoruz ki ciddi cezalar uygulanmadıkça ne doğaya ne de herhangi bir canlının hakkına saygı duyulduğunu görüyoruz.
Göl suyu çekildiğinde zeminin beyaz adalar şeklinde ortaya çıktığı bu bölgenin sahili ve suyu o kadar güzel ki! Güneş tepede yükselip de bizi yakmaya başlayana kadar gölün içinden çıkmak istemiyoruz. Sahilde uzanıp biraz kuruduktan sonra üzerimizi giyinip yola devam ediyoruz. Cam gibi şeffaf ve tertemiz sodalı su cildinizi yumuşatmak dışında üzerinizde hiçbir iz bırakmıyor.
Öğle yemeği ve kamp alışverişi için Yeşilova merkezine iniyoruz. Kayan Tost (Tostçu Mazlum)’da 2’şer porsiyon kıymalı tostun arasından parmaklarımızı kurtarıp da hangi ara yiyip bitirdik anlayamadık!
Yeşilova Perşembe pazarından domates (75 kuruş/kg), salatalık (1 TL/kg), yumurta (33 kuruş), üzüm (3 TL/kg) ve ekmek (3 TL) alıyoruz.
Rotamız kuzeye, Denizli Çivril’e doğru Acıgöl, Akgöl ve Işıklıgöl üzerinden Denizli – Afyon sınırındaki Akdağ eteklerine doğru devam ediyor.
24.08.2017
Güncelleme:
Nisan 2019 tarihinde bölgede kamp yapmış arkadaşlardan öğrendiğime göre; Belediye kampında yerleşik düzene geçmiş çadırların kaldırılması kararı bildirilmiş; elektrik bağlantısını kesilmiş ve özellikle beyaz adalar sahiline araç ile giriş ve çadır kurulması tamamen yasaklanmış.
3 thoughts on “Salda Gölü kampı”