MÖ. 1200-1000 yıllarında, Ege denizini aşıp Batı Anadolu topraklarına gelen İon kavimleri 12 şehir devletten ibaret bir medeniyet kurar. Doğuda Lidya, güneyde Karya ve Dor şehir devletleri ile komşu olurlar. Kısa sürede gelişen bu şehirler Phokai (Foça), Klazomenai (Urla), Kolophon, Erythrai (Ildır), Lebedos, Ephesos (Efes), Priene, Myos ve Miletos (Milet), Khios (Sakız Adası), Samos (Sisam Adası) ve bugün gezdiğimiz Teos (Sığacık) olarak sıralanır. Özellikle Efes ve Milet şehirleri o zamanların kültür ve uygarlık merkezleri olarak tanınırlar.
Denizci asıllı İonlar Akdeniz limanlarına taşımacılık yaparak geçinirler. MÖ. 8-6. yüzyıllarda en parlak dönemlerini yaşar ve tüm Karadeniz kıyısında, Kuzey Ege, Güney İtalya, Sicilya sahillerinde çok sayıda koloni kurarlar. 5. yüzyılda Atina ve yaygın ismi ile Yunan uygarlığının doğmasında rol oynarlar. Mitolojik efsaneleri ile bildiğimiz İonyalı şair Homeros’un anlattıkları tüm Helen dünyasında dini referans olarak benimsenir.
Bu bağımsız şehir devletler kendi halkları tarafından seçilmiş krallarca yönetilir. Bu krallar dönem dönem çeşitli amaçlarla bir araya gelseler de hiçbir zaman siyasi bir birlik oluşturmazlar. Bu şekilde bağımsız süregelen idari yapı özgür düşünce kültürünün gelişmesine de imkan sağlar. Bugünkü felsefe bilimine öncülük eden çok sayıda filozof İonya topraklarında yetişir.
Günümüze kadar ulaşmış tapınaklardan, tiyatrolardan da anlayacağımız üzere mimaride de oldukça başarılı olan bu insanların arasından çıkan filozof ve bilim adamlarından ikisinin de geometri derslerinden aşina olduğumuz Miletli Thales ve Samoslu Pisagor olması beni hiç şaşırtmıyor!
Teos Antik Kenti:
Antik dönemin sanatçıları ise “sanatçılar birliğine” ev sahipliği yapmakta olan Teos kentinde ayrıcalıklı bir hayat yaşarlar. O günlerde bu yana sanat kokan Teos Antik Şehri’nin tanıtılması amacıyla, 2500 yıl aradan sonra ilk kez geçtiğimiz yaz (2012 Temmuz ayı) Teos Antik Meclis Salonu’nda bir klasik müzik konseri düzenlenmiş.
Teos kenti, İzmir Seferihisar’da Sığacık Köyü’nün 1 km güneyinde deniz kenarına, MÖ. 1000 yıllarında kurulmuş. Pagan dönemin şarap ve eğlence tanrısı Dioysos’un oğlu Athames adına kurulduğu bilinmekte. Öncesinde Perslilerin hükmettiği halk, sonrasında Lidyalıların ve tekrar Perslilerin idaresine geçer. İonlarla birlikte bağımsızlıklarını kazanır ve şehri yeniden inşa ederler. Teos limanı zaman içinde önemli bir ticaret merkezi olur. Teos Antik Kenti kazılarında Hellenistik ve Roma dönemi kalıntıları bulunmuştur.
Hiçbir şekilde koruma veya kontrol olmaksızın ziyaret ettiğimiz bölgedeki en değerli antik eser dünyanın en büyük Dionysos Tapınağı olarak biliniyor. Kazı alanındaki diğer önemli kalıntılar ise Agora, tiyatro, odeon, surlar ve liman kalıntılarıdır. Kazılar tamamlandığında en az Efes kadar heybetli ve değerli olacak bir Teos şehrine ulaşılacağı düşünülmektedir.
19. yüzyıl başından itibaren yabancı arkeologlar tarafından da dar kapsamlı ve daha çok yüzey araştırması niteliğinde incelenen Teos bölgesinde Cumhuriyet dönemindeki ilk çalışmalar, 1962-66’da yapılıyor. Takip eden yıllarda, aralıklarla birkaç yıl süren çalışmalar yapılmış olsa da sa da Seferihisar Belediyesi ile kazı alanındaki mülkiyet sorunları gündeme geldiği için gecikme yaşanmış. Konunun çözümlenmesi ile Ankara Üniversitesi DTCF’den Doç. Dr. Musa Kadıoğlu başkanlığındaki kazı heyeti 2011’de tekrar çalışmalara başlamış. Efes Antik Kenti’nin 120, Bergama Antik Kenti’nin ise 100 yıldır kazıldığı düşünüldüğünde Teos’daki kazıların halen emekleme döneminde olduğu düşünülmektedir.
Sakin şehir Sığacık :
Bu hafta sonu için son durağımız, 2009 yılında Cittaslow hareketine katılarak Türkiye’nin ilk sakin şehri unvanını almış Sığacık (Seferihisar – İzmir) oluyor. Türkiye’nin her tarafında, sakin şehirler listesine eklenen şehir listesi günden güne uzamakta.
Cittaslow Ağı, küreselleşmenin şehirlerin dokusunu, sakinlerini ve yaşam tarzını tek düzeleştirmesini ve yerel özelliklerini ortadan kaldırmasını engellemek istiyor. Bu amaç ile kurulmuş birlik nüfusu 50 binden az olan şehirleri kapsayacak şekilde çalışmalar yürütüyor. Küreselleşmenin yarattığı homojen mekanlardan biri olmak istemeyen, yerel kimliğini ve özelliklerini koruyarak dünya sahnesinde yer almak isteyen kasabaların ve kentler bu birliğe dahil olarak kendilerini bir anlamda da belgelemiş oluyorlar. Bu kapsamda, Türkiye’de bu ağa dahil olan ve sakin şehir ilan edilen şehir sayısı her geçen yıl artmakta!
Bu unvanı alan şehirlerde, şehrin dokusunun, renginin, müziğinin ve hikayesinin uyum içinde, şehir sakinlerinin ve ziyaret edenlerin zevk alabilecekleri bir hızda yaşanması isteniyor. Yerel zanaatları, tatları ve sanatları sadece eskilerin hatırlayabildiği kavramlar olmaktan çıkarmak için bunlar çocuklarla ve misafirlerle paylaşılmaya çalışılıyor. İnsan sağlığı ve doğal dengenin korunması esası ile çöp toplama saatlerinden ilaçlamaya kadar birçok konuda önlem alınarak uygulanıyor. Yerel üreticileri desteklemek ve onların ürünlerini satabilecekleri satış merkezleri oluşturuluyor. Yenilenebilir enerji kaynakları teşvik ediliyor. Tüm bu altyapı ve şehircilik uygulamalarına ilaveten misafirperverlik, farkındalık gibi sosyal gelişim alanlarına da önem veriliyor. Herkesin takdir edeceği bu özellikleri belgelendirme sırasında da gösterebilmek için uzun bir kriterler ve politikalar listesi de bulunuyor. Adaylık süreci ile ilgili detaylı bilgiyi birliğin internet sayfasından alabilirsiniz.
Sakin şehirleri gezer iken, bu unvanı simgeleyen salyangoz figürünü sokaklarda, evlerin pencerelerde ve türlü türlü hediyelik eşyanın üzerinde görmek mümkün!
Sığacık Kalesi ve Limanı :
Sığacık Kalesi, Selçuklular zamanında inşa edilmiş ve 16. yüzyılda Osmanlıların Rodos seferi öncesinde Teos Antik Tiyatrosu’nun taşları ile yenilenmiş. Sur içerisinde kalan mahallede yaşam devam etmekte. Üç kapılı Sığacık Kalesi içindeki cami, mescit ve hamam günümüze ulaşmış Osmanlı dönemi eserleri arasında sayılmakta.
Pazar günleri bu kale içinde bir de köy pazarı kuruluyor ki civar şehirlerden sırf bu pazar için gelenler oluyor. Evlerinin önüne açtıkları tezgahlarda tencere tencere yemekler, börekler, sarmalar diziliyor. Sığacıklı teyzelerin ellerinin lezzetine hoş sohbetleri de eklenince kendinizi açık havada komşu ziyaretine gelmiş gibi hissedebilirsiniz! Kale sokaklarına sığamayan tezgahlar, sofralar surların dışına kadar devam ediyor. Pazardan el emeği göz nuru hediyelik eşyalar, zeytin, zeytinyağı, sabun, türlü türlü şifalı ot alabilirsiniz. Mevsimine göre, türlü meyve ve sebzeden hazırlanmış küçüklü büyüklü kavanozlarda satışa çıkarılmış reçellerin çeşitliliğine şaşıracaksınız!
31.03.2013
6 thoughts on “Sığacık ve Teos Antik Kenti”