Ana sayfa » Milano günlüğü
Duomo di Milano

Milano Tren istasyonu (Stazione Centrale di Milano) bugüne kadar gördüğüm en şık gar binası olabilir. Trenden inip bekleme salonuna gelene kadar modern bir istasyonda iken şehre açılan son salonda sanki bir müzeye gelmiş gibi hissediyorum.

Bir gece konaklayacağım otel rezervasyonunu booking.com üzerinden yaptım. Şhirde kısa süre geçireceğim için şehir merkezinde ve bütçeme uygun, Dante Caddesi üzerinde bir otel tercih ettim.

Gar çıkışında metro durağının yürüyen merdivenlerini görüyorum. Tek yön bilet ücreti 1 euro, 75 dakika geçerli ve aktarmaya izin veriyor. 24 saat geçerli günlük bilet ücreti ise 4 euro. İçimden bir ses günlük bilet almamı söylerken gün içinde yürüyeceğimi düşünerek tek yön bir bilet alıyorum.

Milano’da konaklama

Dante Caddesi’ne gitmek için 1 numaralı – kırmızı metro hattı üzerinde Cairoli Durağı’nda iniyorum. Dante Caddesi geniş ve lüks bir caddeye benziyor. Şehrin tarihi ve turistik bir mahallelerinde dolaşmak isterken modern bir mahallesine gelmiş olmaktan dolayı şüpheliyim. Otelde bir gece konaklamak için 65 euro ödeyeceğim.

Otele vardığımda, hava sıcaklığının da etkisi ile yorgun hissediyorum. Resepsiyonda görevli hanım, otelde tadilat olduğunu ve bu sabah benim rezervasyonumu başka bir otele devrettiklerini söylüyor. Bu konuda bana hiç bir haber vermemiş olmalarına rağmen hiç bir itirazımı dinlemiyor ve elime bir harita tutuşturup “buradan sadece 3 durak ileride, kahvaltı dahil ve aynı fiyat” diye ısrarcı oluyor.

Konuşarak bir yere varamıyoruz ve zaman ilerliyor. Son dakikada, muhtemelen çok daha yüksek bir fiyata yeni bir otel aramak yerine metro durağına geri dönüyor ve bahsedilen otele gidiyorum.

Milano - Cairoli Meydanı
Milano – Cairoli Meydanı

Yorgun ve sinirliyim. Kovboy filmlerindeki virane bir binaya benzettiğim otelin kapısından içeri giriyorum. Tüm sinirimi telefon ile konuşurken ağzındaki sakız ile de balon şişirmeye çalışan, iri göğüslü resepsiyon görevlisi abladan çıkarıyorum.

Ben sürekli konuşurken kendisi sadece özür dileyen hanım, kendilerine de bu sabah haber verildiğini, ellerinden bir şey gelmediğini, ancak ikinci katta boş bir odaları olduğunu söylüyor. Asansör arızalı imiş ama otelin konumu çok iyiymiş. Turistik şehir merkezine metro ile sadece 3 durak mesafede imiş (ki zaten oradan gelmişim).

Ne kadar ödeyeceğimi soruyorum. Rezervasyonda 65 euro görünüyor, demez mi? Benim tekrar sinirleneceğimi anladığında kendisinin sadece bir görevli olduğunu, ancak 50 euro’ya indirebileceğini söylüyor. O dakikada eminim ki, 30 euro desem de kabul edecekti ama o kadar moralsizim ki ağzımdan 45 euro çıkıyor.

İtalya seyahatimin son gününde yaşadığım bu aksilikten bir ders çıkarmak gerekirse, özellikle pahalı ve toplu taşımanın gelişmiş olduğu şehirlerde biraz daha uzak oteller tercih edilebilir. Seyahat planı yaparken konaklama yapılacak şehirdeki toplu taşıma imkanlarını ve şehrin sosyal yapısını da göz önüne almak gerekir!

Milano sokakları

Sırtçantamı odaya çıkarıyor ve bir süre dinlenerek kendimi toparlıyorum.

Saat 16 olmuş bile! Otel girişinde aldığım şehir tanıtım broşürüne göre bugün görmeyi planladığım Sforzesco Şatosu iki saat içinde ve La Scala Tiyatrosu ise üç saat içinde ziyarete kapanacak görünüyor.

Bulunduğum durakta metro ve tren hatları kesişiyor. Milano’da bir kaç daha planlamış olsaydım yine aynı duraktan tren ile yakın çevreye günübirlik geziler de yapabilirdim.

24 saat geçerli günlük bir metro bileti alıyor ve Sforzesco Şatosu’na gidiyorum. Vardığımda Müze ziyaret saatini kaçırmıştım. Surlar arasındaki bahçede geziyor, bir kaç fotoğraf çekiyorum.

Duomo di Milano Katedrali’ne gidiyorum. Henüz gezmeye başlamıştım ki kapanış saati geliyor. Avupa’nın en büyük dördüncü katedralinin inşaası 1386’da başlamış ve yaklaşık 500 yıl sürmüş. Maalesef zamanım yeterli gelmiyor ve gotik mimari eseri tam anlamı ile gezip göremiyorum.

Yapımına 1865’de başlanmış Galleria Vittorio Emanuele II, hali hazırda İtalya’nın hala faaliyette olan en eski alışveriş merkezi. Görkemli koridorundan geçiyor ve La Scala Meydanı’na çıkıyorum.

Tarihi tiyatro binası ziyarete kapanmış ve bu akşamki gösteri için gelen misafirlerini kabul etmeye başlamış. Leonardo Da Vinci’nin bir heykelinin bulunduğu meydanda oturup etrafı seyrediyorum. Bu meydanda, yüksek Rönesans çağı olarak anılan 16. yüzyıl sanatına yön vermiş dahilerden birisi olan Leonardo Da Vinci ile ilgili bir müze de varmış.

Mesai saatinin sonlarına doğru Milano trafiği hayli kalabalık ve hareketli!

Ünlü alışveriş merkezinin içinden geçerek La Scala’yı görmek için yeni bir meydana geldiğimde geç kalmıştım ve akşamki gösteri için gelen şık seyirciler etraftaki turistlerin arasından seçilmeye başlamıştı.

Doğranıp paketlenmiş meyve paketlerine macedonia diyorlar. Marketten bir kutu macedonia alıyor ve sokak arasındaki bir kilisenin merdivenlerine oturup yiyorum. Kutudan ananas, mango, kivi dilimleri ve kara üzüm çıkıyor.

Castello Sforzesco
Castello Sforzesco

Milano ve sivsinekler

Temmuz ayı itibari ile Milano’da havanın kararması saat 22’yi geçiyor.

Şehrin en ünlü meydanında, Doumo Meydanı’nda tripodumu kuruyor ve fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Ne çok sivrisinek var! ilk kez bu kadar iri bir sivrsinek türü ile karşılaşıyor ve ısırıklarını bu kadar acı şekilde hissediyorum. Meydana gezmeye gelmiş pek çok turist de benim gibi sürekli kımıldıyor ve zıplıyor!

Bir saat kadar sonra otele döndüğümde tüm kollarımın ve bacaklarımın kıpkırmızı olduğunu görüyorum. Yanımda taşıdığım alerji hapından iki tane içip uyuyorum.

Ertesi sabah, ilacın da etkisi ile derin bir uyku uyumuş ve dinlenmiş şekilde uyanıyorum. Kollarım ve bacaklarım ise dikkat çekecek kadar şiş halde! Üzerime uzun kollu bir tshirt ve bol bir pantalon giyiyorum.

Otel kahvaltısı oldukça tatmin edici, mutlu hissediyorum. Milano’da planladığım sınırlı vaktin çoğunun heba olmasına yol açmış, kötü bir aksilik neticesinde geldiğim otelden memnun şekilde ayrılıyorum. Otel şehir merkezine sadece 15 dakika (3 durak) mesafe yer alıyor.

Uçak saatine kadar önümde bir kaç saat daha boş vakit var. Milano’da dün gidemediğim yerleri ziyaret edebilir veya Milano Katedrali’ne gidip doya doya gezebilirim. Kendimi yorgun hissediyorum. Kahvaltıdan sonra bir tane daha alerji hapı içiyorum ve Milano gezimi burada tamamlamaya karar veriyorum.

Uçuş sırasında bir rahatsızlık hissetmedim ancak İstanbul’a geldiğimde dizlerimin arkası şişmişti. Ertesi sabah ofise gittiğimde rahat yürüyemediğimi farkettim. İşyeri hekimine muayene oldum ve hayatımdaki ilk alerji atağını geçirdiğimi öğrendim. Doktor hemen bir iğne vuruyor ve akşama kadar şişlerim iniyor.

Milano - Galleria Vittorio Emanuele II
Milano – Galleria Vittorio Emanuele II

Milano şehir merkezinden Bergamo Havalimanı’na ulaşım

Metro ile Stazione Centrale di Milano (Milano Merkez Tren İstasyonu)’na gidiyorum. Metro çıkışındaki gişeden havalimanına gidecek shuttle için bilet alıyorum. Tek yön shuttle ücreti 9,90 euro.

Gişeden almamış iseniz otobüs beklediğiniz duraktaki görevlilerden de bilet alabilirsiniz.

Havalimanına giden shuttle için duraklar, metro çıkışında gar bahçesinin sağ tarafında kalıyor. Shuttle yerine taksi tercih ederseniz, taksi bekleyen insanları hemen gar çıkışında görebilirsiniz.

Milano çevresinde üç farklı havalimanı var ve shuttle için bilet alırken uçak biletinize dikkat etmek gerek! Bergamo Havalimanı şehrin dışında yer alıyor ve özellikle ekonomik tarifeler sunan havayolları ve tur firmaları tarafından tercih ediliyor.

Aynı durakta shuttle hizmeti veren farklı firmalar yer alıyor. Şöyle ki, durakta ilk gördüğüm otobüs dolunca bir sonrakinin kapısına yöneliyorum. Elimdeki bilete bakan görevli, benim biletimin farklı olduğunu ve öndeki boşalan yere gelecek aracı beklememi söylüyor. Her iki firmanın da bilet ücreti aynı ve her iki firma da ü tane bilet alana indirim yapıyor.

Birkaç dakika sonra yeni bir otobüs geliyor. Ben otobüse binerken yağmur çiselemeye başlıyor. Anlaşılan on gündür beni güneşi ile bezdirmiş olan İtalya, şimdi de yağmur ile uğurlayacak!

Milano’dan Bergamo Havalimanı’na yolculuk yaklaşık bir saat sürüyor.

Bergamo Havalimanı’nda yurt içi ve yurt dışı seferler için tek bir salon bulunuyor. Uçak saati 14:20 ve ben saat 11:15’de check-in bankosunun önündeyim.

Hoşçakal İtalya!

07.07.2011, Perşembe

8 thoughts on “Milano günlüğü

  1. Geri bildirim: Roma II «

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir