Bugün Misya topraklarında yol alıyoruz. Efsanevi Madra Dağı’nın etrafından dolaştık ve Bergama merkezinde kısa bir mola verdik. Bu akşam Kozak Yaylası’nda uygun bir yer bulacak ve kamp kuracağız.
Kozak Yaylası günümüzde 16 köy arasında parsellenmiş, yer yer çitlenmiş, oldukça geniş bir fıstık çamı ormanı olarak anlatılabilir. Çevredeki granit ve maden işletmelerinde kullanılan kimyasallar ve uygunsuz kesimler neticesinde çam fıstığı verimi oldukça düşmüş. Bu nedenle perakende fiyatı gram altın ile yarışıyor (2022 Ekim itibari ile 1100 TL/kg).
Fıstık çamı çok fazla suya ihtiyaç duymadan kolayca yetişebilen ve yayılabilen bir tür. Kozalaklar yaz sıcaklarında olgunlaşmaya başlıyor. İklime göre Kasım ayından Mayıs ayına kadar hasat edilebiliyor.
Çam ağaçları, Balıkesir Ayvalık yönünde ve İzmir Bergama köy yolları boyunca sıralanıyor.
Perperene Antik Kenti
Kozak Yaylası yollarında ilk durağımız Perperene Antik Kenti olacak. Henüz arkeolojik bir kazı çalışması yapılmamış. Okuduklarıma göre, antik kent Okçular, Ayvatlar ve Aşağıbey köyleri arasında yayılmış görünüyor. Wikiloc uygulamasında kaydettiğim bir yürüyüş rotasını takip ediyor ve Ayvatlar Köyü yakınlarındaki kalıntıları görmeye gidiyoruz.
Perperene MÖ 5. yüzyılda, Bergama Krallığı döneminde, verimli topraklarda tarım yapılması amacıyla kurulmuş bir kent olarak anlatılıyor. Roma İmparatoru Septimius Severus zamanında ise kentin zenginliğinden ve kendi adına sikkeler bastığından bahsedilmiş. Bu sikkelerin üzerinde “kozak üzümü” olarak bildiğimiz üzüm türünün işlendiği görünüyor.
Kentin adı Bizans döneminde Theodosioupolis olarak değiştirilmiş. “Perperene” kelimesinin antik dönemde bölgede hakim olan Misya lisanına ait olabileceği düşünülüyor. Kadim Luvi dilinde ise Parparana “Pa-(a)rpa-(u)ra-wana” kelimesinden türediği ve “koca su pınarının ülkesi” anlamına geldiği yazılmış.
Wikipedia’da antik kent surlarından, agora, tapınak, tiyatro ve hamam yapılarından da bahsedilmiş. Meraktayız!
* * *
Takip ettiğimiz rota ile Ayvatlar Köyü meydanından geçip bir bahçe kapısına kadar araç ile geldik. Bahçe kapısından içeri girdikten sonra önümüze başka kapılar ve tel çitler çıkıyor. Bir lahit kalıntısı gördük.
Kurak mevsimde bolca çalı ve diken arasında daha fazla yürümedik. Bahçedeki granit kayaların üzerine tırmanarak çam ormanını seyrettik ve açtığımız kapıların kapandığını kontrol ederek ayrıldık.
Granit taşı, yeryüzünde yaygın olarak bulunuyor. Granit kayaç yapısı, yeraltındaki çatlaklarda biriken magmanın milyonlarca yılda soğuması ile oluşuyor. Rüzgar gibi dış etkenlerle veya taş ocakları ile kazılarak dışarı çıkıyor. Yalın olarak bulunur ve sert yapılıyor. Bu özelliği de, insanlık tarihi boyunca yaygın bir inşaat malzemesi olarak tercih edilmiş.
İda-Madra Jeopark Projesi kapsamında yer alan Kozak yaylası çevresinde de bu kayaç oluşumlarını sıkça görebilirsiniz. Aşağıcuma Köyü’ne doğru devam ederseniz büyük ve yekpare bir kaya parçası üzerine yerleştirilmiş bir Atatürk heykeli de görebilirsiniz. Biz diğer yönde, Göbeller Köyü’ne doğru gidiyoruz.
Antik tiyatro ve tapınak izlerinin Aşağıbey Köyü yönünde kaldığını okudum ama tekrar gidip aramadık. Alacaklıyız!
Kozak Yaylası kampı
Kozak yaylası özellikle bisikletli gezginler tarafından sıkça ziyaret ediliyor. Rota planlama aşamasında, kamp kurmak için Göbeller Köyü çevresini olası görmüştüm. Köy merkezine girmeden orman tarafına sapıyor ve çoban çadırlarını geçiyoruz. Orman içine doğru ilerlerken bir kaç düz alanı kontrol ediyor ve uygun gördüğümüz bir kamp yeri buluyoruz.
Yolda beşinci günümüz ve güneye doğru ilerliyoruz. Önceki kamplarımızda olduğu gibi bu gece de yaklaşık 500 metre rakımdayız. Güneş, yüksek çam ağaçlarının arkasında güzel bir kızıllık bırakarak batıyor. Akşam serinliği hissediliyor ancak ilerleyen saatlerde fazla üşümedik.
Kozak yaylasında iki gece geçirdik. 500 metre yürüme mesafesindeki bir çeşmeden su temin ettik. Geldiğimiz akşam üstü çevrede dolaşan birkaç yılkı atı görmüştük. Sonraki iki gün boyunca ise kimi kimseyi görmedik.
Hava sıcaklığı öğle saatlerinde 20 dereceye kadar çıkarken gece 10 derece civarında seyretti. Bölgede birkaç aydır yağmur yağmamış ve orman oldukça kurak görünüyor. Önceki yaz kamp kurduğumuz Bağarcık fıstık çamı ormanında olduğu gibi, burada da sadece devasa fıstık çamları ve granit kayalar var. Ağustos böcekleri yaz sonunda kabuklarını ağaç gövdelerine terketmiş. Granit kayaç yapısı ile fıstık çamları arasında nasıl bir ilişki vardır acaba?
Kayalar arasını laden çalıları sarmış. Bahar aylarında kim bilir ne kadar güzel çiçek açarlar!
Kozak Yaylası köyleri
Bölge halkı geçimini başta çam fıstığı ile sağlıyor. Kozalaklar genellikle Kasım ve Mart ayları arasında toplanıyor. Kozalaklar güneşe seriliyor ve kurutuluyor. Fıstık taneleri, işleme tesisinde kozaklarından ayrıştırılıyor ve paketleniyor.
Kozak Yaylası köylerini dolaşmak istediğinizde Yukarıbey Köyü’nü merkez olarak alabilirsiniz. Köy girişindeki Kozak Bucağı Tarımsal Kalkınma Kooperatifinde alışveriş yapıyoruz. Yarım kg halinde paketlenmiş çam fıstıkları 505 TL’ye satılıyor (2022 Ekim).
Ege bölgesinde yerel alışveriş yapmak isterseniz köylerin kooperatif girişimlerini önceden araştırmak faydalı olabilir. Böylece gezip gördüğünüz yerlerdeki üretimi yerinde görebilir ve birinci elden alabilirsiniz. Örneğin çevredeki, Kıranlı Köyü bal üretimi ve Çamavlu Köyü ise tulum peyniri ile tanınıyor!
Ayvalık yönünde devam ederseniz Demiciler Köyü Etnografya Müzesi görülebilir. Müzede, bölgede hakim olan Türkmen kültürü tanıtılıyor ve gelenekleri sergileniyor.
13-14.10.2022