Haftanın ilk iki gününü bir süredir ertelediğim ev arama sıkıntısı ile geçirdikten sonra bir arkadaşımın “Ben Kaş içinde ev tuttum, hadi atla gel” demesi ile havalara uçuyorum desem yeridir!
Aylardan Ağustos ve önümüz bayram tatili olduğu için son dakikada en pahalı uçak biletini almış olsam da beş seneden sonra deniz tatili yapacak olma fikri hiç bir engel tanımıyor. Bu heyecan ile haftanın üçüncü günü daha önce görmediğim Kaş’a doğru yola çıkıyorum.
Henüz öğle saati olmadan Antalya Havalimanına varıyor ve sokağa adım attığım andan itibaren müthiş Antalya sıcağı ile yüzleşiyorum. Uçağa 45 dakika erken almaları ve üstüne de rötar eklenince oldukça hareketsiz geçen bir sabahtan sonra sıcak havanın da etkisi ile sol ayağımdaki ödem birikmeye başlıyor.
Antalya Havalimanı’ndan toplu taşıma ile ulaşım:
Havalimanından hareket eden Havaş otobüsleri için bilet ücreti 10 TL (2013). Yaklaşık yarım saat sonra Antalya’nın batısına gidecek yolcular olarak Migros durağına varıyoruz. Esasen her saat başı otogardan (Havaş’ın son durağı) hareket eden ilçe minibüsleri bu duraktan da geçiyor. Migros durağını kaçırıp Havaş ile otogara kadar gitmiş olsanız bile oradan da aynı minibüse binerek aynı yolu kat edebilirsiniz. Ben de diğer batı yakası yolcuları gibi, aynı yolu gidip gelip zaman kaybetmemek için bu durakta, bir dondurma büfesinin önünde iniyorum. Dondurmacı tüm minibüslerin otogardan dolu hareket ettiğini ama sefer sayısının artırıldığını söylüyor. Bayram tatili nedeni ile yoğun bir trafik var ve eğer boş yer bulabilirsek ara durakta binmeye çalışacağız. Bekleme süresinin ne kadar uzayacağınden endişe ederken tek başıma ve sırt çantası ile seyahat etmenin de avantajı ile ilk gelen minibüste, sandık üstünde yer buluyorum.
Otogar – Çıralı sapağı minibüs tarifesi 12 TL. Araç dolu olduğu için sonraki ara duraklarda zaman kaybetmiyoruz. Deniz ve orman manzaralı yollardan geçiyor ve ilk yarım saat sonunda Kemer’e ve bir saat sonunda da Çıralı sapağına varıyoruz. Bu sapakta inmeyip yola devam etse idim aynı minibüs ile yaklaşık iki saat sonra Kaş’a varacaktım.
Bir kaç gündür Çıralı’da tatil yapmış olan arkadaşım beni burada bekliyor ve birlikte Kaş’a kadar gidiyoruz (210 km).
Eğer Çıralı’ya veya Olimpos’a doğru devam edecekseniz bu sapakta bekleyen minibüslere aktarma yapmanız gerekiyor. Antalya’da nerede ise her tatil yöresine uygun taksi tarifesi hakkında taksi duraklarından bilgi alabilirsiniz. Örneğin, arkadaşım Çıralı’da kaldığı oteldeki duraktan öğrendiğine göre Antalya Havalimanı’ndan Çıralı için taksi tarifesi 150 TL imiş (2013). Ben Havaş ve minibüs ile biraz daha uzun sürede 22 TL’ye gelmiş oldum. Güncel tarifeyi internetten öğrenebilirsiniz.
Aynı şehirde olması ve toplu taşıma imkanları nedeni ile Kaş’a gidecek insanlar öncelikle Antalya Havalimanı’nı tercih ediyor ancak mesafe olarak bakıldığında Dalaman Havalimanı çok daha yakın görünüyor. Alternatif olarak değerlendirilebilir.
Kaş’da konaklama:
Kaş, popüler bir tatil yöresi olarak bilinmek ile birlikte aslında büyük bir ilçe merkezi. Bu avantajı ile her türlü ihtiyacınıza kolayca ulaşabilirsiniz. Araç parkı için merkeze inmeden ücretli otoparklar mevcut veya konaklayacağınız otelin veya evin otoparkını kullanabilirsiniz. Biz internet üzerinden rezervasyon yaptık ve çarşıya çok yakın bir evde konakladık. Sahile çok daha yakın veya Meis’i tepeden seyreden çok farklı alternatifler bulmak mümkün.
Meis Adası:
Sıcak çarpması ve yol yorgunluğu nedeni ile ilk günün ikinci yarısını evde dinlenerek ve sosyal medya paylaşımları sayesinde Kaş’da olduğunu öğrendiğim bir arkadaşım ile buluşup sohbet ederek geçiriyorum. Tam bir Akdeniz insanı olan arkadaşımın daha önce gittiği Meis (Kastellorizo) Adası hakkında izlenimlerini ve hikâyelerini dinliyorum. Yunanca adı Kastellorizo olan adanın ismi “göz” anlamına geliyor. Kaş’dan “göz”e yaklaşık 20 dakika süren tekne sefer saatler, ücretleri, günlük vize başvurusu ve dalış turları gibi alternatifler hakkında meydandaki tur firması tanıtım standlarından detaylı bilgi alabilirsiniz.
Ege ve Akdeniz kıyılarımıza komşu Yunan adalarına günübirlik turlar ile geçmek, hele ki Türkiye’ye en yakın Yunan adası olan Meis’e kulaç mesafesindeki Kaş’a gelirken yanınızda pasaportunuzu da getirmeyi unutmayın!
Kaputaş Plajı:
Bayram sabahını limanın karşısındaki bir çay bahçesinde keyifli bir kahvaltı ile karşılıyoruz. Bugün ikimizin de daha önce gitmediği Kaputaş Plajı’na gideceğiz.
Kaş’dan Kalkan‘a doğru kıvrıla kıvrıla giden yolda bize komşu kıyıdan radyomuza ulaşan Yunanca ezgiler eşlik ediyor.
Dönemece vardığımızda uçurum barikatı hizasında parketmiş araç yoğunluğundan daralmış yolda biz de uygun bir yer bulup araçtan iniyoruz. Kaputaş Plajı tam da yol üstünde, seyir terası kıvamındaki bir açıklığa kurulmuş merdiven ile eteklerine kadar inilen bir kayalığın koyuna gizlenmiş. Sıcaktan erimeye başlamış asfaltta aracı merdivene yakın parketmiş ve kısa mesafe yürümüş olmak büyük avantaj!
Merdivenlerin başından bir kaç fotoğraf çekiyor ve aşağıya iniyoruz. Geçmişte burada herhangi bir hizmet olmadığını duyduğumuz için yerleşik bir kalabalık bulmayı beklemiyorduk. 2013’de şemsiye kiralamak mümkün ve 1 TL karşılığında duş başlıkları asılmıştı. Öğle yemeği için de gözlemeci ablalar olduğunu farkettik.
Beş sene sonra ilk kez Kaputaş Plajı’nda denize girmeye çalışıyor ve boyumu aşan dalgalar arasında zor ayakta durabiliyorum. Deniz çok dalgalı ve güneş çok yakıcı olduğu için kısa bir süre plajda serinledikten sonra Kaş merkeze dönmeye karar veriyoruz.
Özel aracınız olmasa bile, Kaş’dan veya Kalkan’dan gün içinde sefer yapan minibüsler ile Kaputaş Plajı’na gidebilirsiniz.
Kaş merkez plajları:
Kaş meydandan deniz kenarına doğru iki yönde de yürüyebilirsiniz. Limana doğru yürüdüğünüzde buradan hareket eden tekneler ile ünlü bir plaja gidebilirsiniz.
Biz Kaş’ın içlerine doğru yürüyoruz. Küçük Çakıl Plajı’nda iki farklı tesis var ve günün erken saatlerinde dolduğu için boş şezlong bulamıyoruz. Burası kayalık bir bölge ve denize girmek için basamaktan veya iskeleden atlamak gerekiyor. Basit tatil kazalarına karşı temkinli yaklaşıyor ve akrobatik hareketler ile risk almak istemiyorum.
Meydana yaklaşık 1 km mesafedeki Büyük Çakıl Plajı ise daha sakin ve düz ayak bir taşlık. Otoparkı ücretsiz. Plajdaki tesislerden yemek yerseniz şezlong için de ücret talep edilmiyor (günlük şezlong kirası 7,5 TL). Yürümek istemez iseniz otogardan gelen minibüslere de binebilirsiniz. Akşamüstü plajdan ayrılırken saat başı geçen bu minibüslere biniyoruz (1,75 TL).
Kaş – Kekova tekne turu:
Kaş ve çevresinde pek çok farklı günübirlik tura katılabilirsiniz. Çarşı içinde veya meydandaki tur tanıtım standlarından detaylı bilgi alabilir ve kayıt yaptırabilirsiniz. Gezdiğimiz standlarda Kaş sahilini örten 700 metrelik tepeden sahile doğru yamaç paraşütü, kanyon yürüyüşü, tüplü dalış (scuba diving) veya tüm gün Kekova kıyılarında kano ile dolaşmak ve kürek çekmek gibi alternatifler önümüzde sıralanıyor.
Ayak bileğimdeki kırığın iyileşme süreci veya arkadaşımın kulak içinde yaşadığı geçmiş bir problemi de dikkate alarak kısa tatil programımızda adrenalini yükseltmek istemiyoruz. Ortak plan yapabilmek adına Kekova tekne turunda karar kılıyoruz (70 TL/kişi).
Uçağız, Kaleköy (Simena) ve bugün bir harabe görünümünde olan Batık Şehir adasını kaplayan bölgeye “Kekova” deniyor. Bizans döneminde yeniden kurulup gelişmeye başlayan bölge Arap istilası sonrasında unutulmuş. 1. Dünya Savaşı ve İtalyan işgali sonrasında hangi ülkenin olacağı tartışılan adalar 1932 yılındaki bir anlaşma ile Türkiye’ye geçmiş.
Güzel bir kahvaltının ardından Kekova tekne turu için sözleştiğimiz tur standı önündeki buluşmaya yetişiyoruz. Otobüs ile teknenin bağlı olduğu Üçağız Köyü iskelesine gidiyoruz.
Teknenin ilk durağı Akvaryum Koyu oluyor. Ayaklarım yere değmiyor ama derinlerdeki küçük balıkları görebiliyorum. Ayağım yere değmediğinde kendimi huzursuz hissediyor ve tek elimi merdivenden bırakmak istemiyorum. Halbuki bu hareket çok tehlikeli! Açık denizde tekneye yakın durduğunuz sürece akıntı sizi teknenin altına doğru sürüklüyor ve hem dengede durmakta hem de kulaç atmakta zorlanıyorsunuz. Yanlışlıkla motorun çalıştırılması gibi bir kazayı düşünmek bile istemiyorum.
Tersana Koyu bayram yoğunluğu nedeni ile epey kalabalık, yanaşmıyoruz.
Batık şehrin kalıntıları üstünden geçerken teknenin altındaki pencereden gözlem yapmak mümkün. 2. yüzyılda meydana gelen bir deprem ile denizin derinliklerine gömülmüş antik kentten yüzeyde kalan bölge 1990’da sit alanı olarak ilan edilmiş ve batık aada çevresinde yüzmek, dalmak veya teknelerin duraklaması yasaklanmş.
Rehberimizin anlattığına göre, ev ve bina kalıntılarındaki alçak ve küçük pencerelere bakarak Likyalıların ufak tefek insanlar olduğu düşünülmekte. anaerkil bir toplum olan Likyalılar savaş taraftarı değilmiş ve yerleşik düzende yaşamışlar.
Esmeralda Koyu’nda tekneden atlıyor ve kendimi Akdeniz mavisi soğuk sulara bırakıyorum.
Sıradaki koyda caretta caretta kaplumbağalar ile birlikteyiz. Su pek berrak görünmüyor. Bir saatlik molayı fotoğraf çekerek ve öğle yemeği ile değerlendiriyorum.
Çay servisi öncesinde kayalıklara yakın ve sakin bir koyda mola veriyoruz. Kayalıklara kadar yüzüyorum. Sırtımı kayalıklara dayadığımda belimde bir acı hissediyorum ve suya doğru açılmaya çalışırken ayağımı çarpıp kanatıyorum. Biraz yüzüp tekneye çıktığımda belimde, sırtımda ve kollarımın iç tarafında ısırgan otuna değmiş gibi kabarıklıklar, kızarıklık ve acı var. Bu acı eve gelip temiz su ile duş aldıktan sonra ve gece boyu devam ediyor. Ertesi güne bir iz veya acı kalmıyor. Muhtemelen kayalıklar arasında yaşayan bir deniz canlısına veya deniz suyunu karışmış bir kimyasala karşı alerjik bir reaksiyon gösterdim.
Benim gibi alerjik bir bünyeniz var ise, özellikle yaz ve deniz tatillerinde bu tarz sürprizlere hazırlıklı olmanızı öneririm. Eğer böceklerle veya sivrisinekler ile ilgili bir endişeniz var ise, Kaş sizin için en doğru tatil adresi olabilir. Şöyle ki; Kaş’da köşe bucak begonviller açıyor. Nerede ise tüm evlerin panjurları, duvarları beyazlı pembeli sarmaşıklar ile kaplanmış. Begonvil böcek ve sivrsinek barındırmayan bir bitki olarak biliniyor!
Simena Kalesi:
Tekne ile son durağımız Simena Kalesi yani Kaleköy. Burası bir yarımada ve ulaşımı genellikle deniz yolu ile sağlanıyor. Antik Likya şehrinin tarihi MÖ 4. yüzyıla dayanıyor. Bölgede hem karada hem de su altında kalıntılar bulunuyor. Tarihi Likya yolunu takip ederseniz, Üçağız Köyü‘nden yürüyerek de bu kaleye ulaşabilirsiniz.
Kaleye tırmanıyor ve uzun uzun Akdeniz’i seyrediyoruz. Ortaçağdan kalma surların şekilleri dikkatimi çekti. Likya bölgesindeki en küçük tiyatro da kale içinde imiş ve oturma sıraları doğal kayaya oyularak yapılmış. Bizim vaktimiz yetmediği için tüm kaleyi gezip göremedik. Kale girişinde Müzekart geçerli.
Kaleye tırmanan basamaklar arasında kurulmuş tezgâhlardan adaçayı, nane ve kekik alabilirsiniz. Çeşitli el emeği aksesuarlar da çok güzel. Bizim tercihimiz ise ev yapımı dondurmadan yana oluyor. Kaleden inerken arada kalmış bir kafeden dondurma alıyoruz. Kavunlu ve şeftalili çeşitleri önerilir!
Antik Likya kalıntılarının yükseldiği tepede konaklamak isterseniz, pansiyonculuk yapan evler veya butik oteller bulmak mümkün.
Kaş’da gün batımı:
Tekne turunun ardından saat 18’de Kaş’a dönüyoruz. Gün batımı fotoğrafı çekmek için merkeze indiğimiz ana yoldan 15-20 dakika tırmanarak yol kenarında açılmış seyir terasına varıyorum. İşte muhteşem Kaş ve Meis adası manzarası ile karşı karşıyayım!
Şahane bir gün batımı manzarasını doya doya seyrettikten sonra fotoğraf makinamı toplayıp meydana doğru yürüyorum. Cadde üzerinde bir kaç tane pastahane var ama vitrinleri boş maalesef.
Bugün benim doğum günüm! Arkadaşımın seçtiği bir restoranda akşam yemeği yiyor ve doğum günümü kutluyoruz. Tiramisunun yanında ev yapımı şahane limonata da müessesenin ikramı!
Kaş’da keşfedilen adresler:
- Gün batımı manzarası ve güzel müzikleri için Deja vu‘ya on numara beş yıldız!
- Akdeniz’e karşı güzel bir kahvaltı, akşam yemeğinde lazanya, güzel müzikler ve ev yapımı limonata eşliğinde doğum günü kutlaması için oyum Voyn Bistro’ya!
- Kapısı meydana açılan, ilerleyen saatlerde boş yer bulamayacağınız ve sakar garsonları nedeni ile bardak tabak detaylarına takılmamanız gereken, yarım asırlık Mercan Balık restoranda Akya şiş başarılı!
- Adı üstünde bir adres: Canlı müzik, ortam ve deniz barbun Ehl-i Keyf!
7-10.08.2013
6 thoughts on “Kaş: Kediler, begonviller ve Akdeniz mavisi”