İstanbul’da İstiklal Caddesi üzerindeki Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde ziyaret ettiğim “İşte Benim Zeki Müren” sergisinin tasarımını ve ifade dilini çok beğendim.
Gençlik yılları – Zeki Müren
İlk katta duvar hizasında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (bugünkü Mimar Sinan Üni. Güzel Sanatlar Fakültesi) mezunu olan Zeki Müren’in çizim çalışmalarından örnekler görebilir ve Trakya-Ege göçmeni orta halli ailelerin torunu olarak dünyaya gelişinden itibaren hayat hikayesini öğrenebilir; ortada kalan sütun çevresinde ise 1950-84 arası yıl yıl Türkiye yakın tarihini ve Zeki Müren’in sanat hayatını önemli başlıklar ve sahne pozları ile takip edebilir, hızlı değişimi fark edebilirsiniz.
Profesyonel sanat hayatı – Zeki Müren
İkinci kat ise kişisel eşyalara, mektuplara, plaklara, anılara ve kıyafetlere ayrılmış. 25-30 kişilik küçük bir sinema salonunda da Paşa’nın imzasını taşıyan on sekiz filmden sahneler gösteriliyor. Sanatçının, memleketi Bursa Kent Müzesi’nde hayran kaldığım, etkileyici sahne kıyafetlerin dönem üzerinde etkisi büyük olmalı! Sanatçının ağırlıkları 10-20 kg arası değişen sahne kostümlerine verdiği ilginç isimleri ve hikayelerini de sergide öğrenebilirsiniz.
Bana göre “Vizontele” yurdum tarihinden tespitlerini espri ile karışık sunan güzel bir filmdir ve televizyon devrimine yaptığı ince gönderme ile hafızamda yer eder. Sergideki panolardan birisine de başlık olmuş soru yanıtını arıyor: Zeki Müren de bizi görecek mi?
* * *
Yeni Dünya’yı keşfetmek Zeki Müren için de büyük bir hayal imiş ve ilk seyahati 1963’de gerçekleşmiş. İstanbul’da 1952’den bu yana sahip olduğu televizyonda ancak bazı akşamlarda kısıtlı saatlerde İTÜ’nün yayınlarını izleyebiliyorken ABD’de kaldığı otel odasında gecelerini televizyonda eski filmler izleyerek geçirmiş.
1968-69 döneminde İTÜ televizyonundaki bir müzik programına konuk olduğu sırada İstanbul’da 35 bin sihirli kutu olduğu tahmin ediliyor. TRT Ankara Televizyon kanalının 1968’de yayına başlaması ile ülkede televizyon satışları da artmaya başlamış. 1969’da Zeki Müren’in TRT Ankara Televizyonu’nda yayınlanan ilk büyük konserini 150 bin kişinin izlediği tahmin ediliyor.
“Sakın fazla övünüyorum gibi gelmesin size, inanınız o hafta Ankara’daki televizyon satışlarında büyük bir artma kaydedilmiş. Sebebi de, bu gerçekten büyük emek sarfedilen programın bir hafta evvelden anons edilmiş olmasıymış.”
Tek kanallı televizyonu, İstiklal Marşı ile açılıp kapanan yayınlarını zar zor olsa da, Cumartesi akşamı klasiği olan TRT1 yayınlarının (bu gece…Bir başka Gece) 90’larda dahi büyük izleyici kitlelerine hitap ettiğini gayet net hatırlıyorum.
Kişisel ve iş amaçlı mektuplardaki hitabet, kibar üslup Sanat Güneşi’nin karakterinin mi yoksa dönemin adabının mı gereğidir emin değilim ama güzel günler görmüş insanlardan, hayatlardan ilham alabilmek adına sanatçının Bodrum’daki müze evini de alacak listeme ekliyorum.
1951
- Karayolları hamlesi başlatıldı
- Nazım Hikmet yurtdışına kaçtı
- Yehudi Menuhin* İstanbul’da konser verdi (*Beyaz Rusya göçmeni, Yahudi Amerikalı dahi keman virtözü, öldüğünde İngiliz vatandaşı, Lort)
- Zeki Müren’in İstanbul Radyosu’nda ilk canlı konseri
- Zeki Müren’in ilk plağı “Bir Muhabbet Kuşu”
- [Kişisel bir not: Annem doğdu!]
1952
- Türkiye ve Yunanistan Nato’ya dahil oldu
- İlk işçi sendikaları konfederasyonu Türk-İş kuruldu
- Anadolu’da traktör sayısı 30 bini aştı (2014: 1,6 milyon adet)
- Zeki Müren yeni bir 78’lik yayınladı: Bu Aşkın Istırabı
1953
- Atatürk Anıtkabir’e gömüldü
- İstanbul’da halka 6 ton bedava hamsi dağıtıldı
- Neyzen Tevfik öldü
- Zeki Müren’in ilk filmi: Beklenen Şarkı (Cahide Sonku* ile başrolde; *Türk Sinema tarihinin efsane kadın oyuncularından ve ilk kadın film yönetmeni)
1962
- CHP-YTP-CKMP koalisyonu, İnönü başbakan
- Araç plakalarında değişiklik kararı doğrultusunda vilayetler numalaralandı
- Şükrü Tunar ve Ahmet Hamdi Tanpınar öldü
- Zeki Müren’in Tepebaşı Bahçesi Konserleri
- Nejat Saydam’ın yönettiği, dönemin ünlü oyuncuları ile birlikte Zeki Müren’in de rol aldığı sinema filmi: Hayat Bazen Tatlıdır
- Zeki Müren 45’likleri: Yanıyorken Aşkın, Şarap Mahzende Yıllanır, İnleyen Şu Kalbim
1964
- Kıbrıs’da Türkler ve Rumlar arasında iç savaş
- Türkiye’de yaşayan Yunan uyruklu binlerce kişi sınırdışı edildi
- Keşanlı Ali Destanı sahnelendi (Gülriz Sururi, Engin Cezzar Topluluğu ve Haldun Taner)
- Susuz Yaz filmi Berlin’de Altın Ayı aldı (Metin Erksan)
- Coca Cola ve Pepsi Cola Türkiye’de üretime başladı
- Ankara Göl Gazinasu, Ankara Gençlik Parkı Yazar Bahçesi
- Zeki Müren- Sinema: İstanbul Kaldırımları (Metin Erksan)
- Zeki Müren- 45’likler: Annem, Gözleri Aşka Gülen, Sarhoş (Kimi Dertleri İçermiş)
1965
- Adalet Partisi tek başına iktidara geldi, Süleyman Demirel başbakan
- Doğum kontrol yöntemleri Nüfus Planlama Kanunu ile resmiyet kazandı
- Apartmanlaşmayı hızlandıran Kat Mülkiyetleri Kanunu kabul edildi
- Fitaş Sineması ve Dünya Sineması açıldı
- Cumhuriyet Gazinosu, Maksim Gazinosu, Ankara Gençlik Parkı Japon Bahçesi
- Zeki Müren- Sinema: Hep O Şarkı (Atıf Yılmaz)
- Zeki Müren- 45’likler: Gül Ağacı Değilem, Veda, Cemile, Ali’yi Gördüm Ali’yi
Annemin ailesi ile birlikte gittiği Maksim Gazinosu’nda çekilmiş siyah beyaz bir fotoğrafı hatırlıyorum. Gençlik fotoğraflarından hatıra kalmış, güzel İstanbul’dan anlattığı masallar arasında bir keresinde Zeki Müren’in matinesine gittiklerinden de bahsetmişti.
Maksim, 1920’lerde bir caz ve dans kulübü olarak açılmış. 1920’ler; Birinci Dünya Savaşı sonrası, işgal yılları ve Kurtuluş Savaşı, yokluk yılları…Uzun bir süre atıl kaldıktan sonra 1960’da Fahrettin Aslan tarafından gazino olarak işletilmeye başlanmış.
“Bana gazinoculuk yapmamı ilham eden Zeki Müren’dir. Onun sanatı sevdirdi gazinoculuğu bana. Onunla birlikte yükseldik. Kuvvetli bir sanatçı kadrosu halkı kendine çeker. Öyle ya, buraya geliyorlar, bir porsiyon köfteyi 30 liraya yiyorlar. Verdiği paranın karşılığını görmek ister müşteri.” (Fahrettin Aslan)
* * *
Sahneye inmek için kullandığı salıncaktan, fonda köpüklerin aktığı hareketli dekorlara kadar denenmemiş fikirleri Maksim’de hayata geçiren Zeki Müren sayesinde Fahrettin Aslan da “gazinocular kralı” unvanını kazanmış ve senelerce taşımış.
“Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki öğrencilik yıllarımda her sabah gün uyanırken Kazancı Yokuşu’ndan inerdim okuluma. Yıllarca sonra Maksim Gazinosu’ndaki konserlerime yetişirken, her gece yine aynı yokuştan tırmanıyorum işime.”
15 Ocak 2015 tarihine kadar uzatılmış sergide fotoğraf makinası ile çekim yapabilirsiniz. Cep telefonu ile çektiğim fotoğrafları gözden geçirirken pikapta da dedemden miras kalan Zeki Müren 45’likleri çalıyor.
Sergiden hatırladığım son fotoğraf da Zeki Müren’in Antalya anılarından; 1966 tarihli fotoğraf zamanın neler getirip neler götürdüğünü gösteriyor.
* Plağın üzerinde 1949 yazıyor ancak o tarihte Zeki Müren henüz lise öğrencisi ve üstatlardan ders almak ile birlikte kendi de beste çalışmaları yapıyor. Amerika’ya gittiğinde orada kendi plağının satışta olduğunu gördüğünde heyecanlandığı da anılarında anlatılmış. Bu plak da 1960’lı yıllarda basılmış ancak şarkı 1949 tarihli olabilir. Bilgisi olan yorum bırakırsa güncelleyeyim.
27.12.2014