Kuzey Trakya rotamızın ikinci gününde İğneada ve longoz (subatan) ormanlarına doğru ilerliyoruz.
Önceki gece kamp kurduğumuz Kızılağaç – Cehennem Şelaleleri bölgesinden Sivriler-Demirköy istikametine devam ediyoruz. İğneada tabelalarını takip ederek sahile kadar geliyoruz (yaklaşık 50 km). İğneada için henüz deniz sezonu açılmamış, çarşısı ve plajları oldukça sakin.
İğneada’da ne yenir?
Öğle yemeği için hakkında tavsiyeler okuduğum Rota Balık Restoran’a gidiyoruz. Yörede avlanan ve buradan İstanbul’da gönderilen kalkan balığı 130 TL/kg fiyat veriyorlar. Bu fiyat, İstanbul’daki balıkçı etiketlerine göre oldukça uygun görünüyor. Balığın lezzetinden, ortamdan ve hizmetten memnun kalıyoruz, öneririz.
Alışveriş sonrasında, İğneada merkezinde gördüğümüz Balaban Dondurmacısı’na (1939) da uğradık. Dükkandan dondurma alıp sokağın karşısında hemen sahile inebilmek oldukça keyifli. Taze sütle yapılmış dondurmanın bir topu 1,5 TL (2018).
Beğendik Köyü
Bulgaristan sınırında kurulmuş Beğendik Köyü için duyduğum methiyelere istinaden, yola Limanköy üzerinden devam ediyoruz. Yol ayrımındaki tabelada Beğendik için 14 km ve ters yöndeki Sislioba için 12 km diyor.
Sislioba Köyü’nün balı meşhurdur diye duymuştum ama gitmedik.
Daha önce gittiğim, komşu Şükrüpaşa ve Armutveren köylerine nazaran biraz daha bakımlı görünüyor. Köy içinden geçip tepede gördüğüm tabeladan içeriye, Doğal Kamp’ın kapısına kadar gidiyoruz. Buranın aradığımız yer olmadığını görünce, geceyi İğneada’ya gelirken gördüğümüz orman içindeki sapakta kurmaya karar veriyoruz. Doğada kamp kurma niyetinde iken bir evin/işletmenin bahçesinde konaklama fikri bize göre değil.
Kamp mutfağı için eksiklerimizi gidermek üzere İğneada merkezindeki marketlere ve fırına gidiyoruz. Bazı marketler, cemakanda sadece yazlık sezonda açık olacaklarını yazmışlar. Markette veya eczanede antibakteriyel el temizleme jeli (Purell vb.) bulamıyoruz. Doğa ile bu kadar iç içe ve turist hareketliliği fazla olan bir yerde bu bize eksiklik geliyor. Yola çıkmadan kamp malzemelerinizi ve ihtiyaç listesini tekrar tekrar gözden geçirmek önemli!
İğneada için bir diğer kamp yeri olarak Belediye Kamp yeri öneriliyor. Mert Gölü ile kumsal arasında kalan bölgede daha çok uzun dönemli yerleşmiş karavanlar ve büyük aile çadırları görüyoruz.
Gün bitmeden, aklımızdaki noktaya dönmeden önce popüler Mert Gölü’nü görmek için Milli Park’a giriyoruz. Milli Park için ana yoldan ayrılan bir giriş var. Toprak yol tek yönde devam ediyor.
İğneada gölleri ve kamp yeri seçimi
Milli Park girişindeki tabelada, Mert Gölü 3,4 km, Pedina Gölü 6 km, Hamam Gölü 8,5 km ve Saka Gölü 17,3 km mesafede işaretlenmiş. Bu noktada, herhangi bir denetim veya gişe görmüyoruz. Tabelayı geçtikten sonra, toprak yoldan farklı göller yönünde sapaklar ayrılıyor.
Mert Gölü yolu üzerinde bir sinema filmi çekimi nedeni ile birkaç dakika mola veriyoruz. Sahne tamamlanana kadar set ekibi ile sohbet ediyoruz. Yaklaşık bir aydır bölgede olan ekip tüm civarı gezmiş dolaşmış. “Orman, göller, mağaralar muhteşem!” diyerek anlatıyor ve “Binek araç ile gidemezsiniz!” diye ekliyorlar. Araç ile tüm göllere ulaşmak, longoz içinden Sivriler Köyü’ne kadar inmek isterseniz off-road aracı şart. Orman yolundan, binek araç ile ancak belli bir noktaya kadar gidilebiliyor.
Sık ve yüksek ağaçlarla kaplı arazide güneş erkenden gözden kayboluyor. Hava kararmadan çadırımızı kurmak için orman keşfini sabaha erteleyip ana yola geri dönüyoruz.
Rotayı hazırlarken harita üzerinden yaptığım ön çalışmada bir kaç kamp yeri işaretlemiştim. Tüm gün, geçtiğimiz yollarda da bu noktalara özellikle dikkat etmiştik. Merkeze birkaç km mesafedeki bu noktayı aylar önce bir vlog izlerken not aldığımı hatırlıyorum. Yan yol boyunca park etmiş arabaları ve uzaktan zar zor seçilebilen çadırları görebiliyoruz. Kısa bir keşif yapacak ve uygun ise yerleşeceğiz.
Kuş sesleri ile başladığımız yeni günün sabahında fazla oyalanmıyoruz. Kahvaltının ardından eşyalarımızı topluyor ve öğlen olmadan tekrar yola düşüyoruz.
Mert Gölü ve longoz ormanında yürüyüş
İğneada Longoz Ormanları Milli Park girişinden Mert Gölü yönünde devam ediyoruz. İkinci tabela Mert Gölü’ne 2,5 km kaldığını gösteriyor. Biz ise, o yolun son kilometresini ne orman ne de su içinden gidebiliyoruz. Göle 1 km kadar kalmışken orman içinden trekking rotasını gösterir bir tabela görüyoruz. Gölün taştığı bu noktadan sonrasını araç ile geçmek mümkün değil (koordinat: 41.857694, 27.958021).
Tabelaya göre, bölgede yaşayan kuş türleri akkuyruklu kartal, küçük karabatak, küçük kerkenez ve küçük yeşil ağaçkakan olarak sayılabilir. Mert Gölü (veya Koca göl) en fazla 1,5 metre derinliği ile geçilebilir olsa da çevresini genellikle sazlıklar kaplamış. Orman içinden bakıldığında, sazlıklar arasında kalmış göl manzarasını görebilmek pek kolay değil. Hele ki, suların yükseldiği bahar aylarında. Göl bir akarsu ile beslenmekte ve fazla suyunu Karadeniz’e akıtmakta. Bu noktada Karadeniz’den ince bir kumsal ile ayrılıyor. Orman içindeki patikayı takip ederek bu kumsala ulaşma niyetindeyiz.
Orman içinde herhangi bir tabela görmedik. Toprak yolun sonunda su birikintileri ve yabani hayvan izleri başlıyor. Offline bir harita veya alışkanlığınız var ise pusula kullanarak yürüyüşe devam edebilirsiniz. Offline haritayı daha önce kaydetmemiş olduğum için biz geri dönüyoruz.
Araca dönünce, pes etmiyor ve ayakkabılarımızı değiştiriyoruz. Suyun içinden yürüyerek göl manzarasını görebileceğimiz bir düzlüğe varmayı da deneneyeceğiz. Sonuç yine hüsran.
Ormanın en popüler gölü olan Mert Gölü’nü yakından göremiyoruz. Geri dönüş yolundaki Milli Park sapağından ayrılıp bir kaç km ilerliyoruz. Lakin, daha önce uyarıldığımız gibi, diğer göllere de binek araçla ulaşım mümkün görünmüyor. İğneada longoz ormanları keşfimiz maalesef planladığımızdan erken bitiyor. Alacaklıyız.
İstikamet Kıyıköy! Bu gece Kıyıköy civarında kamp kuracağız. Rotalarımızı wikiloc uygulaması ile takip edebilirsiniz.
30.04.2018
2 thoughts on “İğneada Kampı”