krem karamel Portekiz köyleri: Evora

Kahvaltının ardından Lizbon‘dan ayrılıyor ve beş günde 750 km yol kat etmeyi planladığımız Orta Portekiz rotamıza başlıyoruz. Bugün Portekiz’in Alentejo bölgesine bağlı olan Evora şehrini gezip dolaşacağız.

Setubal

Kırmızı boyalı, 25 Nisan Köprüsü’nden karşıya geçiyoruz. İlk molayı, Lizbon’a yaklaşık 40 km mesafedeki Setubal kasabasında veriyoruz.

Sado Nehri’nin okyanusa açıldığı geniş Setubal Limanı, yirminci yüzyıl başlarına kadar balıkçıların adresi imiş. Bugün ise ticari ve turistik gemilerin kullanımına açılmış. Şehir merkezi, sahil şeridine paralel bir ana cadde etrafında uzanıyor. Cadde ile tren istasyonu arasında kalan eski mahallenin daracık sokaklarında dolaşıyor ve fotoğraf çekiyorum.

Öğle saatine doğru çarşı ve kafeler kalabalıklaşıyor. Ana caddedeki trafiğe karşın sokaklarda çok az insan var. Şehir o kadar sessiz ki sanki şehre ağır bir huzur sinmiş.

Evora

İkinci durak olarak günün esas şehrine varıyoruz. Evora şehri, karamel rengi evleri ile beni ilk görüşte kendine hayran bırakıyor. Burası, Roma İmparatorluğu döneminden bugüne yaşayan bir kent ve bir dünya mirası!

São Francisco Kilisesi’ni buluşma noktası olarak kararlaştırıyor ve bu güzel şehrin su içi sokaklarında kayboluyoruz.

Ara sokaklardan duyduğum fayton tıkırtısını takip ediyor ve Katedral’in önüne çıkıyorum.

İber Yarımadsı 12. yüzyıl başına kadar Arap akınlarının etkisinde kalmış. Yine aynı dönemde şehrin sokakları, İslami figürler ile yeniden inşa edilmiş denilebilir.

Portekiz’in en büyük Ortaçağ dönemi katedrali, Meryem Ana’ya adanmış. Erken Gotik mimarisinin güzel bir eseri olan Evora Katedrali, ilerleyen yüzyıllarda tadilatlar geçirmiş. Bu sayede, katerdalde Barok dönem mimari izlerini de görmek mümkün.

Katedralin sadece içini (nave) ücretsiz olarak görebilirsiniz. Kulesine çıkmak, revaklı avluda ve iç bahçesinde (cloister) dolaşmak isterseniz, bilet ücreti 3,5 euro.

Katedralin yan tarafında kalan Roma tapınağı kalıntısı “Diana Tapınağı” olarak da biliniyor.

Şehrin dar sokakları beni güzel bir meydana çıkarıyor. Meydanda alışveriş yapabilir veya sokakta yayılmış masalarda bir şeyler yiyip içerken güzel havanın keyfini çıkarabilirsiniz.

Gün batımına doğru gökyüzünü yağmur bulutları kaplamaya başlıyor. Akşam olmadan Evora’dan ayrılıyoruz.

Portekiz’de hediyelik eşya alışverişi

Hiç bilmediğiniz bir şehirde kısa zamanda çok şey görmek ister iseniz, hediyelik/anı eşyaları satan dükkanlara bakmanızı öneririm. Şehri anlatan ve en güzel yerleri fotoğraflamış kartpostallar size ipucu verebilir. Satıcı ile aynı dili konuşmasanız da bu kartpostalı veya eşyayı göstererek adres sorabilirsiniz!

Portekiz için turizm geliri oldukça önemli olmak ile birlikte her köşe başında seri üretim Çin malı hediyelik eşyalar satan kalabalıklar görmüyorum. Portekizlilerin uğur getirdiğine inandığı horoz figürleri ile süslenmiş hediyelik eşyaları ise her dükkanda bulabilirsiniz.

Portekiz’in İspanya sınırına yaklaştıkça seramikler renkleniyor. Okyanus kıyılarına yaklaştıkça ise el emeği göz nuru örgü işleri artıyor.

Yerel ve biraz da kıymetli bir hediye arayışınız varsa “cork” denen bir tür mantarın işlenmesi ile yapılmış ürünler alabilirsiniz. Mantardan yapılmış çantalar, ayakkabılar ve şapkalar oldukça yumuşak ve kullanışlı görünüyor. Bu farklı malzemeyi başta deri sanıyorum ve doğrusunu tezgahtardan öğreniyorum. Bize aynı zamanda rehberlik de yapan şoförümüze soruyoruz. Şehir çıkışınca ormanlık bir alanda duraklıyor ve bize endüstriyel olarak yetiştirilen ağaçları gösteriyor. Kimi ağaç işaretlenmiş, kimisi yeni traşlanmış ve kiminisin etrafı halen mantar ile kaplı. Yere düşmüş bir parça mantar kabuğunu elime alana kadar inanmakta zorlanıyorum.

Soyulan ağaçlar 6-7 senede bir yenileniyormuş. Çıplak ağaç gövdelerinde gördüğümüz numaralandırma da bu periyodu takip edebilmek için kullanılan bir yöntem imiş.

Portekiz’deki trafik kuralları gereği aracın gün içinde kesintisiz hareket süresi sıkı sıkıya takip ediliyor. Bu nedenle, günlük rotayı şoförümüzü de zor duruma bırakmayacak şekilde belirliyoruz. Bu akşam, Monsaraz yakınlarında, üzüm bağlarının arasındaki bir butik otelde konaklayacğaız. Prefabrik şekilde inşa edilmiş evlerin tüm eşyaları da ahşap seçilmiş.

19.05.2014