Uzun geçen kış mevsiminin ardından baharın göz kırptığı, Nisan ayının ilk hafta sonu tatilini Dalyan kanallarında ve kıyılarında geçireceğiz! İstanbul’dan Dalaman Havalimanı’na uçuş süresi yaklaşık bir buçuk saat sürüyor. Dalaman Havalimanı Dalyan’a yaklaşık 25 km mesafede veçıkışta bizi karşılayan otel aracı ile yaklaşık 20 dakikada otele varıyoruz.
Dalyan Muğla’nın Ortaca ilçesine bağlı bir belde ve 2008’de İngiliz The Times gazetesi jurisi tarafından “Kara Avrupa’sının en iyi açık alanı” (Best open space – Europe: Turtle beach, Dalyan, Turkey) olarak seçilmiş. Yaklaşık 5 bin kişilik nüfusu genellikle balıkçılık ve pamuk tarımı ile geçiniyor. Ana yoldan 12 km içeride kalıyor olduğu ve uzun süre ulaşımın sadece deniz yolu ile sağlanabilmiş olması sayesinde yakınlarındaki diğer turistik köylere göre doğasını ve sükunetini korumayı başarmış. Dalyan ayrıca pekş. günümüzde, çok sayıda yabancının da gelip yerleştiği Dalyan için bulunmaz nimet olmuş ve yakınlarındaki pek çok popüler kasabaya göre halen bozulmamış bir doğaya ve sükunete sahip, huzur dolu bir adres!
Nisan ayının gelmesi ile İstanbul’da otururken Ege sahillerini hayal etmek bile içimizi ısıtıyor iken Dalyan’a vardığımızda üşüyoruz. Nisan başı için Dalyan yolculuğu planlara sırt çantanızı hazırlarken tedarikli olmanızı önerebilirim. Diğer bir öneri de sivrisineklere karşı! Özellikle kanal çevresini ve şehrin her yanını sarmış mor salkımların çevresi adeta sivrisinek yuvası. Bu yönde alerjijk bir durumunuz var ise ilacınızı, spreyinizi çantanızdan eksik etmeyiniz.
Cumartesi sabahı, otelin önündeki iskelede bizi bekleyen tekne ile keyifli bir kanal turuna çıkıyoruz. Dalyan’da ilk gün planlarımız arasında kanal turu, Köyceğiz Gölü’nde Caretta Caretta gözlemi, çamur banyosu, İztuzu Plajı’nda deniz keyfi ve Kaunas Antik Kenti’nde gün batımı gezisi var.

Dalyan çamur banyosu:
Köyceğiz Gölü’nün delta ile birleştiği noktada, dünyaca ünlü bir çamur banyosu yer alıyor. Henüz turizm sezonu başlamadığı için bizim doya doya çamurlandığımız havuzda yaz günü adım atacak boş yer bulmak mümkün olmazmış. Şanslıyız!
Tekne ile iskeleye yanaştığımız iskeleden bahçeye çıkıyoruz. Bahçe duvarında, 1990’lı yıllarda burayı ziyaret etmiş Dustin Hoffman ve Sting ile çekilmiş fotoğraflar asılı. Duvardaki diğer panolarda burada biriken doğal çamurun pek çok doğal faydası sıralanmış. Aynı duvara hatıra bırakan turisler ise ciltlerini çamurladıktan sonra kırışıklıklarının azaldığını ve gençleştiklerini anlatmışlar.
Geçmiş deneyimlerime bakarak, Gökçeada tuz gölünde çamur banyosu yapmış arkadaşların denize girip çıktıntan sonra dahi tenlerinden çıkmayan kükürt kokusunu anımsayarak biraz çekimser kalıyorum. Nihayet, çoktan çamurlanıp güneşlenmeye başlamış arkadaşlarımın ısrarlarına dayanamıyor ve ben de şifalı çamurun içine atlıyorum! Tüm bedenimi çamur ile sıvazladıktan sonra güneşlenip kururken cildinizin gerildiğini hissedebiliyorsunuz. Sonraki aşamada sizi kendinize getirecek çivi gibi soğuk bir duş alıyor ve 39 derece sabit sıcaklıkta bir havuz banyosuna dalıyorsunuz. Klorür, florür, sodyum, hidrojen sülfür ve radyoaktif radyon gazı içerdiği söylenen doğal sıcak su havuzu romatizma ve bel hastalıklarına iyi geliyormuş.
Dalyan’da turizm sezonu henüz açılmadığı için bu tesiste de tadilat devam etmekte. Hali hazırda derme çatma bir kafe, çevresi hortum ile temizlenen bir çamur kuyusu, bir kaç seyyar duş ve sıcak su havuzu görüyoruz.
Gençleşmiş ciltler ile tekneye dönüyoruz. Labirent şeklindeki sazlıklar arasından geçerek İztuzu Plajı’na gideceğiz. Dalyan İztuzu Plajı’na kanallar arasında seyreden tekneler ile veya merkezden minibüs ile ulaşabilirsiniz.

Dalyan İztuzu Plajı:
Popüler Ege plajlarından birisi olan İztuzu sahili aynı zamanda nesli tükenmekte olan canlılar listesinde yer alan Caretta Caretta (Loggerhead) türü deniz kaplumbağaları için de önemli bir yumurtlama sahası. Bu nedenle, yumurtalara zarar verilmesinin önüne geçebilmek için plajdaki şemsiye alanları sınırlandırılmış, çevresinde soyunma kabinleri dışında bir yapılanmaya ve sahile kedi, köpek gibi evcil hayvanların getirilmesine izin verilmiyor. Sahil boyunca gece denize girmek de yasak.
Yaklaşık 5,5 km uzunluğundaki İztuzu Plajı turizm sezon açılışı 15 Nisan olarak belirlenmiş. Biz bir hafta erkenden oradayız ve sezona hazırlık, inşaat çalışmaları devam etmekte. Görevliler fotoğraf çekmek için kısa bir süre sahile inmemize izin veriyor.
Altın kumlu İztuzu Plajı’nın ilerisinde tuzlu deniz suyu, tatlı su ile buluşuyor. Oldukça geniş ve deniz seviyesinden birkaç metre yüksekte, doğal bir göl olan Köyceğiz Gölü, Dalyan kanalı boyunca akarak bu bölgede denize kavuşuyor. Hem tatlı su hem de tuzlu su plajları Dalyan Belediyesi tarafından işletiliyor (2010).
Denize girmeyi deneyen arkadaşlarımız daha ilk adımda titreyerek geri çekiliyorlar. Sahil boyunca yürüyor, fotoğraf çekiyor ve birbirimize modellik yapıyoruz.
Tenke ile Dalyan deltası boyunca ilerlerken sazlıklar arasından geçiyor ve farklı kuş türlerini gözlemliyoruz. Sohbet etmek için yanaştığımız bir balıkçı teknesindeki yaşlı amca mavi yengeç ayıklamakta. Lezzetini anlata anlata bitiremediği mavi yengeçleri biz de tadıyoruz.
Kısa sürede hazırlanan mavi yengecin tadını şekerlenmiş balık eti gibi anlatabilirim. Ülkemizde pek bilinmeyen ve ilk kez denediğim bu deniz böceği, yüksek protein değerleri ile caretta caretta kaplumbağalarının da ana gıdası imiş.

Kaunos (Kbid) Antik Kenti:
Tekne ile antik kente doğru giderken, aynı zamanda bize rehberlik eden kaptanımızdan şehrin kurucusu Kaunos ile kendisine aşık ikiz kardeşi Byblis arasında geçen ve sonu hüzünlü biten mitolojik hikayeleri dinliyoruz.
Kaunos Antik Kenti MÖ 3000 yıllarında, Milet (Miletos) şehrinin varisi Kaunos tarafından Karya – Likya antik devletleri sınırında bir liman kenti olarak kurulur.
MÖ 3. yüzyıl başındaki büyük Rodos depreminden Anadolu’nun Güneybatı kıyıları büyük hasar almış. Öyle ki Dalaman Çayı’nın yatağı yer değiştirmiş. Su akıntısı kesilince çayın ağzına birikmiş alüvyon, deniz dalgaları ile içeriye, kıyıya doğru sürüklenmeye başlamış ve zaman içinde limanı doldurmuş. 400 yıl kadar daha yaşamış antik liman kentinin kalıntılarını bugün denizden oldukça uzakta görüyoruz.
Tuz ve tuzlu balık ticareti ile geçinen Kaunoslular, limanın kapanması, sıtma salgını gibi nedenler ile şehirlerini terketmiş. Antik şehri çevreleyen sur, çeşme, hamam, tiyatro, tapınak, agora kalıntıları arasında dolaşıyoruz. Belli ki, bir zamanlar bu bölgede hayli zengin ve görkemli bir hayat yaşanmış.
Uygarlık tarihinde Anadolu’nun geniş coğrafyasına yayılmış farklı şehirlerde Kaya mezarlarına rastlanmakla birlikte afişlerden ve reklamlardan en aşina olduğumuz Kaunos Kaya Mezarları’nı tekneden seyrediyoruz.
Kaunos Antik Kenti kaya mezarları MÖ. 4. yüzyıla tarihlenmiş.Turizm afişlerinden aşina olduğumuz ve tekne ile önlerinden geçer iken fotoğrafladığımız tapınak cepheli kaya mezarları gibi şehir surları dışında kalan yamaçlarda da kaya mezarları mevcut.
Eski bir inanışa göre insanın mezarı ne kadar yüksekte olursa tanrıya o kadar yakın olurmuş. İşte bu nedenle Kralların ve ailelerinin mezarları kayalıklara oyulurmuş. Kaunos hanedanına özgü bu mezarların nasıl ve ne şekilde oyulup açıldığı henüz bilinmiyor. Bu mezarların hem içine girebilmek hem de etrafında dolaşabilmek mümkünmüş. Rehberimiz, güvenlik nedeni ile çoğu tepeye tırmanmaya izin verilmediğini anlatıyor (2010).

Köyceğiz Gölü ve caretta caretta kaplumbağalar:
Dalyan’da ilk günümüz tempolu geçtikten sonra Pazar gününü daha sakin ve miskinlik yaparak geçirmek istiyoruz.
Kahvaltıdan sonra tekne ile otelden ayrılıyoruz. Sazlıklar arasından geçip durgun bir bölgeye geldiğimizde kaptan teknenin motorunu kapatıyor. Kameralarımızı ayarlayarak kaplumbağaların kendilerini göstermelerini bekliyoruz!
Ortalama ömürleri 60-70 sene olan Caretta Caretta türü kaplumbağalar üremek için bahar aylarında doğdukları bu sahile dönerlermiş. Mayıs-Temmuz ayları arasında çiftleşen kaplumbağalar yumurtalarını İztuzu sahiline bırakır ve seneye kadar Dalyan’dan ayrılırmış.
Yaklaşık iki ay süren kuluçka döneminin sonunda bir gün boyunca yumurtayı kırarak içinden çıkmaya çalışan yavru kaplumbağalar ancak dolunay ışığını takip ederek denize ulaşabiliyor. Çoğu yumurta henüz kuluçka süresi içinde avlanan hayvanlar veya yuvaya saldıran diğer canlılar tarafından açığa çıkarılıp yeniyor. Yumurtadan çıkmayı başaran yavruların bir bölümü ise denize ulaşmaya çalışırken maalesef kumsalda kaybolarak ölüyor.
Öğleden sonra eşyalarımızı toparlıyor ve otelden ayrılıyoruz. Uçuş saatine kadar Dalyan merkezinde gezeceğiz. 1998’de Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiş Dalyan’da tarihi sivil mimari örnekleri çoğunlukla kaybedilmiş.
Mor salkımlar altındaki çay bahçesinde biraz soluklanıyor ve karşı kıyıdaki kral mezarlarını seyrediyoruz. Çevrede gördüğümüz, sığla ağacı Anadolu’da Milas, Fethiye, Köyceğiz ve Dalyan çevresinde yetişen endemik bir tür imiş. Parfüm endüstrisinin ham madde kaynakları arasında sayılan bir türü yerinde görmek güzel!
Nisan 2010
One thought on “Dalyan: Kralların ebedi istirahathanesi”