Ana sayfa » Daday – Azdavay rotası
Küre ormanları

Araç yaylalarında pırıl pırıl bir sabaha uyanıyoruz. Köy evlerinin olduğu taraftan çoban köpeklerinin sesi geliyor ama ahırdaki inekleri henüz yaylaya salıvermemişler, bu sabah bayram!

Gece soğuyan hava güneş ile ısınmaya başlamışken çadırın üzerinde biriken rutubetin kurumasını bekliyoruz. Batı Karadeniz kamp rotamızın 4. günündeyiz ve bugün Daday tarafından gezip kamp için Azdavay’a gitmeyi planlıyoruz (yaklaşık 125 km).

Daday’a ilk kez 2010’da, bir fotoğraf etkinliği için gitmiştim. Farklı şehirlerden gelmiş kalabalık bir ekip ile üç gün boyunca, Daday ve Şenpazar çevresini doya doya gezmiştik. 

Daday merkezi: Tarihi konaklar ve kaybolan meslekler

Daday merkezinde, ilk adresimiz öğle yemeği için Patent Enstitüsü tarafından da tescillenmiş, Daday etli ekmeğini (coğrafi tescil – Ağustos 2018) yiyebileceğimiz, meydandaki etli ekmek restoranını oluyor. Maalesef, bayramın ilk günü elimiz boş dönüyor, hemen karşısındaki pastanede çay ve sıcak poğaça ile öğle yemeğini geçiştiriyoruz.

Bayramın ilk gününde, Daday merkezde nerede ise tüm dükkanlar kapalı ve sokaklar oldukça sakin. Yolunuz Daday’a düştüğünde, Daday Hükümet Konağı (1891)’nı ve Daday Belediyesi’nin hizmet verdiği Mustafa Şükrü Efendi Konağı, Balaban Konağı (1632- İnciğez Köyü), Seyidi Bey Oğlu Konağı (1912) gibi tarihi adresleri ziyaret edebilirsiniz.

ahşap atölyesi - Ekim 2010
ahşap atölyesi – Ekim 2010

20. yüzyılın başına tarihlenen Köpekçioğlu Konağı’nı ve konağın giriş katında, yerel meslekleri ve ustalık gerektiren el sanatlarını tanıtma ve yeni ustaların yetişmesine destek olmak amacı ile kurulmuş atölyeleri 2010 yılında gezmiştim. Bu atölyeler hala faal mi bilemiyorum ama yerel kültürün yaşatılması adına faydalı bulduğum için geçmiş zaman notlarımı ekliyorum.

Sandalye Atölyesi’nde gördüğümüz ve gökçeağaçtan yapılan sandalyelerin ustaları Akpınar – Çıllar Köyü’nden geldiği için bu otantik sandalyeler “Çıllar sandalyesi” olarak da biliniyor.

* * *

Dokuma Atölyesi’nde dokunan “Selalmaz bezi”nin üretimi tamamen el emeği ile yapılıyor. Denizli Buldan’da gördüğümüz klasik dokuma tezgahlarında da olduğu gibi, hiçbir parça birbirinin aynısı olmuyor. 1940’lı yıllarda yayınlanmış bir gazete küpürüne göre, Selalmaz Köyü’nde ve Daday’da 1200 civarında kayıtlı dokuma tezgahı varmış. Kastamonu bölgesinde uygulanan dokuma teknikleri, üretim aşamaları ve tarihi – ticari gelişmeler, güzergah üzerinde geçtiğimiz köylerde gördüğümüz köylülerin rengarenk yerel kıyafetleri hakkında detaylı bir araştırma için Kastamonu Dokuma Kültürü isimli kitaptan yararlanabilirsiniz.

Sepet Atölyesi’nde yayık, tıkır, çalmaç ve sepet, orijinal ahşap işleme teknikleri ile, arada hiçbir yapıştırıcı olmadan, ahşap malzemelerin iç içe geçirilmesi şeklinde üretiliyor. Bana farklı gelmiş “tıkır” kapaklı ahşap sürahi gibi düşünülebilir. Kullanılan gürgen veya göknar ağacı, içindeki suyun soğuk tutulmasını sağlıyor ve ısınmasını engelliyor. Ardıç ağacından yapılan ağızlık bölümü ise içindeki suya hoş bir koku katıyor. Internetten bulabildiğim kadarı ile son ustalar ile Kızsini ve Hasanağa köylerinde tanışabilirsiniz.

Taşçılar Göleti, Ekim 2010
Taşçılar Göleti, Ekim 2010

Daday çevresi: doğal güzellikler

Araç yönünde, Akılçalman Köyü civarındaki Taşlıbayır Sarkıt Mağaraları hakkında ise internette yeterli bilgi bulamadığım için rotaya eklememiştim. Turistik ziyarete uygun olup olmadığını bilemiyorum, yerel bir mağara olabilir.

Daday’da daha uzun süreli ve zengin bir tatil geçirmek isterseniz, yine şehir merkezindeki eski bir konağın restore edilmesi ile yerel turizme kazandırılmış İksir Hanım’ın çiftliğini ziyaret etmenizi önerebilirim. Mantar toplamak veya doğa ile farklı aktivitelere de ilginiz var ise, bu konak çalışanlarından tavsiye alabilirsiniz.

Daday civarındaki Yumurtacı ve Taşlıca Göletleri rota üzerinde işaretlediğimiz yerler. Ancak buralar, şehre çok yakın olduğu için günübirlik ziyaretçiler arasında kamp kuramayacağımızı düşünerek es geçiyor ve Daday-Azdavay yolunu takip ederek Ballıdağ’a doğru tırmanmaya başlıyoruz.

Rotayı hazırlarken bu bölgede kamp kurmayı hayal etmiştim. Ballıdağ Geçiti (1570 metre) ve civarında kamp için uygun bir düzlük göremedik. Yabani yaşamın devam ettiği bölgede, heybetli ağaçlar arasında fazla kaybolmadan Azdavay’a doğru devam ettik.

Kastamonu yönünde devam eder iseniz, Kastamonu Kasaba Mahallesi’nde yer alan ve Unesco korumasındaki Mahmut Bey Camii rotanıza muhakkak eklemeniz gereken bir adres! 

Ballıdağ ormanı - Ekim 2010
Ballıdağ ormanı – Ekim 2010

Bu bölgede ve Küre Dağları eteklerinde geçtiğimiz orman içinden geçen karayolu kenarlarında gördüğümüz siyah sarkıt düzeneklerin ne olduğunu merak ediyoruz. Internetten okuduğum kadarı ile bu düzenekler, ağaçların kurumasına yol açan bir böcek türüne karşı kurulmuş tuzaklarmış. Saldıkları kokuya gelen böcekler sarkıtın içine giriyor ve tekrar çıkamıyorlarmış.

Bu yollarda, gördüğümüz ters yöndeki oklar ise özellikle, sis altında görüş mesafesinin 1-2 metreye kadar düşebildiği virajlı coğrafyalarda kullanılırmış. Eğer sizin şeridinizde ters yönde çizilmiş oklar var ise, bunların sıklığına göre viraja olan mesafenizi anlayabilirsiniz.

Azdavay Çatak Kanyonu

Azdavay merkezini geçtikten sonra Çatak Kanyonu tabelasını takip ediyoruz.

Yolun ikiye ayrıldığı noktada bir tabela var. Anladığımız kadarı ile birisi kanyon yürüyüşçüleri, diğeri de sadece terastan manzarayı seyretmek isteyenler için düşünülmüş. Önce, kanyona kadar inmeyi düşünüyor ve araç ile sol tarafa gitmeyi deniyoruz. Tabelada araç yolu verilmiş ve bir yere kadar araç ile devam ediyoruz. Ağaçların sıklaştığı noktada araçtan inip yürümemiz gerekiyor ama hava çok sıcak olduğu için, orman içinde 1 km yolu yürüyüp dönmeyi göze alamıyoruz.

Yola geri dönüyor, sağ taraftan devam ediyor ve aracımızı park ediyoruz. Park yerinden cam seyir terasına yürüyüş mesafesi 300 metre kadar verilmiş. Devrekani Çayı’nın açtığı, yer yer 900 metre derinliğe ulaşan kanyonu seyretmek için, dere yatağından 450 metre yükseklikte inşa edilmiş manzarayı seyretmek için cam zeminli teras üzerinde yürümeniz gerekiyor. Terasın temiz kalması için merdivenlerindeki kutulardan galoş alabilirsiniz. Kanyonun derinliklerine bakarken, aşağıda farkettiğimiz ahşap seyir terasının, yürüyerek gitmediğimiz olduğunu düşünerek teselli buluyoruz. Çatak Kanyonu Cam Seyir Terası için geçiş ücreti 4,5 TL.

https://www.instagram.com/p/BmxRzjnh1cf/?taken-by=arpaboyuyol

Gişedeki görevliden öğrendim kadarı ile cam terasın işletmesi, bu ay başında (Ağustos 2018) Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmiş ve kanyon içine giden yürüyüş rotalarının işaretlenmesi için çalışmalar devam ediyormuş. Bir süre, kanyon içinde yürümek de mümkün ve güvenli olacakmış.

Kanyon girişinde tabelasını gördüğümüz Medil Mağarası ise henüz turizme açılmamış, kafa lambamız var ise gezebileceğimizi söylüyorlar. Wikiloc haritasından yolu takip ediyor ve toprak yol bitene kadar devam ediyoruz. Sonrasında, kırmızı-beyaz işaretlenmiş taşlar görüyorum ancak çevresini, iklimini ve mesafesini bilmeden yürümek istemiyor, geri dönüyoruz. Internetten araştırdığım kadarı ile, mağaranın toplam uzunluğu 100 metre kadarmış ve iki bin yıl kadar öncesinde sığınak veya ibadethane olarak kullanıldığı tahmin edilmekte imiş. Duvarlarında sarkıt ve dikitlerin oluştuğu mağaranın içindeki havanın da özellikle astım hastaları için rahatlatıcı özellikte olduğu yazılmış.

Azdavay Suğla Yaylası

Bu akşam kamp kurmak için harita üzerinde kaydettiğim Suğla Yaylası’na gidiyoruz. Bu akşam için bu yaylada konaklamayı planlamıştık ancak görüyoruz ki, bu yayla şehir merkezine yakın olmasının da avantajı ile “Azdavay Motor ve Doğa Sporları Merkezi” olarak belirlenmiş ve yöre halkı tarafından mesire yeri olarak kullanılmakta. Bayramın ilk günü, ikindi saatlerinde nerede ise her ağacın dibinden mangal dumanı yükseldiğini görünce Sarnıçköy’e doğru ilerleyip başka düzlük var mı diye keşfe çıkıyoruz. Takip ettiğimiz yol taş ocaklarına çıkıyor ve civarı da bize uygun gelmiyor (koordinat: 41.553461, 33.227011). Daha fazla dolanmadan Azdavay Suğla Yaylası’na geri dönüyoruz.

Azdavay Suğla Yaylası kampı
Azdavay Suğla Yaylası kampı

Yaklaşık 1200 metre rakımlı yaylada, güneş alçalmaya başladıkça hava serinliyor ve günübirlik ziyaretçiler de ateşlerini söndürüp toparlanıyor. Hava karardığında koskoca yaylada ancak iki çadır kalıyoruz. Bugün fazla yol yapmamış olsak da geçtiğimiz günlerin yol yorgunluğu beni bitkin düşürüyor ve daha akşam yemeğini yemeden uyuyakalıyorum.

Suğla Yaylası, etkinlik alanı olarak tasarlandığı için, giriş tarafında bir tak var ve orman tarafında da yürüyüş parkuru açılmış. Herhangi bir görevli görmedik veya giriş ücreti bulunmuyor. Tuvalet kabinleri mevcut ve internet çekiyor. Belirli noktalarda, direkler üzerinde elektrik prizleri var; uzatma kablosu ile çadırınıza kadar çekebilirsiniz. En yakın şehir merkezi Azdavay, yaylaya 12 km mesafede.

21.08.2018

2 thoughts on “Daday – Azdavay rotası

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir