Bu akşam için Pınarbaşı civarında bir bölgede kamp yapmayı planlamıştık. Yarın ise Cide sahillerine varacak ve deniz keyfi yapacaktık. Gel gör ki, Küre Dağları bize fırsat vermedi ve gün bitmeden Cide’ye vardık.
Cide sahili ve konaklama alternatifleri
Cide’ye vardığımızda saat 17’ye yaklaşmıştı. Stresli bir günün sonunda sahilde bir balık restoranında dinleniyor ve kendimizi ödüllendiriyoruz.
Kumsal oldukça kalabalık. Şemsiyeler arasında boş bir yer bile görmek mümkün değil. Buraya gelene kadar aradığım otellerde ve pansiyonlarda hiç boş yer bulamadım. Bugün epey yorulduk ve gece nerede uyuyacağımızı bilmiyoruz!
Geçen sene, yine bayram tatili döneminde göller yöresini geziyorduk. Konakladığımız otelleri hep yol üstünde iken bulmuştuk. Bu sene ise işimi şansa bırakmadım. Henüz rota hazırlık aşamasında iken not ettiğim otellerde telefon ile rezervasyon yapmak için aradım. Ancak aradığım tüm işletlemelerde bir ay önceden nakit ödeme talep edildi ve bu hoşuma gitmedi.
Yanılmışım. Özellikle de uzun tatil dönemlerinde, Cide gibi güzel bir sahile sahip bir bölgede iğne atsan yere düşmezmiş. Restoran çalışanları, böyle yoğun zamanlarda evlerindeki boş odaları kiralayan komşuları olduğunu söylüyor. Arayıp bizim için boş yer soruyorlar ama nafile, Cide’de bu gece hiç boş yer yok!
Cide Gideros Koyu
Gezenbilir bir arkadaşımızın vesilesi ile Gideros Koyu’ndaki kamp yerinde boş yer olduğu haberini alıyoruz. Yemekten gidiyoruz ama yine hüsran! Gideros Koyu’na dönen yol boyunca park etmiş araçların karmaşası içinde koya kadar yürümek bile mümkün değil. Kalabalıktan sahili dahi göremiyoruz, çadırı nereye kuracaktık, hiç fikrim yok!
Korsanların, asırlar önce tekneleri ile yanaştıkları bu gizli koy artık oldukça popüler görünüyor.
Sahilden devam etme kararı alıyoruz. Peki Bartın tarafına mı, yoksa İnebolu tarafına mı gitmeliyiz? Yarınki rotamızı İnebolu yönünde planlamıştık. Öncesinde ise Cide dağlarında kalmış Loç Vadisi’ni görmek ve İnebolu’ya İstiklal Yolu’ndan geçerek gitmek istiyoruz. Bu akşam ters yönde, Bartın’a doğru devam edeceğiz.
Bartın Kurucaşile sahili
Cide ve Amasra gibi turistik koylar arasında elbet müsait bir işletme bulabiliriz diye düşünüyoruz. Reklam panolarında gördüğüm her numarayı arıyorum. Nihayet, hava tamamen kararmadan az önce Kurucaşile’de boş bir pansiyon odası buluyoruz.
Odada biraz dinlendikten sonra, akşam gezmesi için sahile iniyoruz. Sahildeki bir kahvede oturup çay içiyor ve çekirdek çıtlıyoruz. Radyoda eski şarkılar çalıyor. Kurucaşile sahilinde mehtabı seyrettiğimiz bu akşamı, bu yazın en huzurlu akşamlarından birisi olarak hatırlayacağım.
Son beş geceyi farklı yerlerde, kamp kurarak geçirdikten sonra rahat bir yatakta uyanmak gibisi yok! Bugün yola planladığımız rotanın gerisinden başlayacağımız için pansiyonda fazla oyalanmadan yola çıkıyoruz. Kahvaltı için Cide sahiline gideceğiz (30 km).
Kapısuyu sahilini geçtikten sonra virajlara girmeden hemen önce anıt ağaç için yol tabelasını görüyoruz. Bugün için ormana girip oyalanmadan yola devam etme telaşındayız ve es geçiyoruz.
Kıvrım kıvrım devam eden sahil yolunda biz de güle oynaya ilerliyoruz. Kayalıkların dibindeki koylara inilebilen köşelerde araçlar birikmiş. Yaklaşık 40 dakikada Cide sahiline varıyoruz. Sabah saat 9’da Cide sahilinde oturup kahvaltı yapmak isterseniz fazla alternatif bulunmuyor. Biz vardığımızda henüz yeni açılmış olan restoran, çayın demini oturana kadar tamamen doluyor. Standart kahvaltı menüsünden oldukça memnun kalıyoruz.
Cide – Rıfat Ilgaz’ın Evi
Kahvaltının ardından Cide merkezine doğru devam ediyor ve yazar Rıfat Ilgaz’ın büyüdüğü eve gidiyoruz. İki katlı ahşap ev, Cide Belediyesi tarafından kültür ve sanat evi olarak düzenlen. Pazartesi günü hariç saat 09-13 ve 14-18 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
Odalarda, Rıfat Ilgaz’ın kullandığı eşyalar ve hayatından anılar sergilenmekte. Hediyelik eşyalar satılmakta. Cide ile özdeşleşmiş bir sarı yazmayı boynumuza dolayıp Cide’den ayrılıyoruz.
Cide Loç Vadisi ve mağaralar
Denizden uzaklaştıkça rakım artmaya başlıyor. Dağlı Geçiti (950 metre)’ni geçtikten az sonra Loç Vadisi’ne doğru sapıyoruz. Vadi, Valla Kanyonu ve Karakadı Kanyonu arasında derinleşiyor. Devrekani Çayı’nın iki yanında kurulmuş beş köy var. Vadinin hemen girişindeki yön haritalarına bakarak Kılıçlı Mağarası’na doğru devam ediyoruz. Rota hazırlık aşamasında, yerlerini bulamadığım Gömeren Şelalesi ve Evken Şelaleleri de yine aynı yönde.
Loç Vadisi olarak anılan bu bölgeden ilk kez Atlas Dergisi ile haberdar olmuştum (1994 Ocak sayısı). Dağlı Kuylucu Mağarası’nın keşfini anlatan hikayeyi okuduktan sonra, bölgeyi Batı Karadeniz kamp rotamıza ekledim.
Dağlı Kuyluca Mağarası
Mağara, Türkiye’nin en geniş (yaklaşık 100 metre) ağızlı, dikey mağarası olarak biliniyor. Efsaneye göre, mağaranın içinde güzel bir kız yaşarmış. Mağaraya yaklaşan genç erkekleri sesi ile büyüleyip içeri çekermiş.
Çamdibi Kılıçlı Mağarası
Araştırdığım kadarı ile, Çamdibi Kılıçlı Mağarası iki katlı bir oluşuma sahip. Alt katta doğal mağara oluşumları var ve üst kata 2 metre yükseğe tırmanılarak ulaşılıyor. Üst katta yapılan arkeolojik yüzey araştırmasında çeşitli izler bulunmuş. Bu izlere dayanarak bölgede yerleşimin en yaz yedi bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu söyleniyor.
Kılıçlı Mağarası’nı gösteren okları takip ederek Şenköy’den geçiyoruz. Çalköy’ün çıkışında gördüğümüz son tabelayı takip ediyoruz. Köy evleri arasında çıkmaz sokağa girince evinin penceresinde gördüğümüz tek köylüye selam verip soruyoruz. “Yanlış gelmişiniz” diyor; “ta karşı tepenin ardına gidecektiniz!”. Bayram günü diye mi bilmiyorum ama geçtiğimiz köylerde başka kimseleri görmüyoruz.
Mağara ismini girişteki oyukların arasında kalan keskin oluşumlardan alırmış. Vakti ile köyde yaşayanlar, düşmanlarına karşı, mağara girişine odun dizerek bu oyukları gizlermiş. Böylece düşmanlarına karşı kılıç tuzaklı bir yol hazırlarlarlarmış.
Mağara yolunda kahverengi bir tabela olmasına karşın girişi henüz turizme açılmamış. Kılıçlı Mağarası hakkındaki güncel bir gezi yazısını ve fotoğraflarını Atlas Dergisi Mart 2018 sayısında bulabilirsiniz. Eve döndükten sonra, dergideki makalenin tamamını okuyor ve acemiler için tuzaklarının farkına varıyorum. Ne diyelim, her işte bir hayır vardır!
* * *
Maalesef her iki mağaraya da bu kadar yaklaşmışken tabelalar ve harita arasında kalıyoruz. Mağaraları ve şelaleleri göremiyoruz. Belki de, vadi girişinden doğruca Devrekani Çayı’nın kıyısına inmeli ve serin suların keyfini çıkarmalıydık! Loç Vadisi’ni büyük bir çengel bulmaca olarak hatırlayacağız!
Yola, İstiklal Yolu üzerinden Küre – İnebolu istikametinde devam edeceğiz.
22-23.08.2018
One thought on “Cide ve Loç Vadisi Gezi Rehberi”