Azgezmiş fotoğrafçı arkadaşlarla on bir gün boyunca Fas Krallığı’nda seyahat ettik. Yaklaşık 2500 km yol gittik ve farklı şehirler gördük. Atlas Okyanusu kıyısına vardık, Atlas Dağları’nda kar topu oynadık ve Sahra Çölü’ne ulaştık.
Bağımsızlığını 1956’da kazanmış ve Fas Krallığı olarak tanınmış topraklara gitmeden önce, yakın tarih ile ilgili birkaç belgesel ve haber programı izlemiş olmanız da insanlarını ve yemeklerini daha doğru anlamanızı sağlayacaktır. Buradan yola çıkarak, ülkeye gitmeden önce üç beş kelime Fransızca biliyor olmanın faydasını kesinlikle göreceksiniz sonucuna varabiliriz.
Misal, bizde, “pardon çıkalı eşekler çoğaldı” derler ama Fas’da “pardon” demek gerçekten bir özür ifadesi olabiliyor.
Tüm tabelalar ve anonslar Latin alfabesi ile Fransızca veya sadece Arap alfabesi ile Arapça yazılmış durumda. Sokakta top oynayan çocuklar Fransızca konuşuyor, sohbet eden insanlar aynı anda her iki dili de konuşabiliyor. Türkçe bilen birkaç genç esnafa ve sadece Essaouira’da Türk turistlere rast geldim. Herkes üç beş kelime İngilizce biliyor ama esnafla yazışarak anlaşmak en güzeli!
Fransız kültürü sadece lisanda değil, günlük hayatta, mimaride ve ağız tadında da etkisini gösteriyor. Sokakta sümüklü böcek ayıklayan bir esnafa veya ellerinde böcek yiyen çocuklara denk geldiğinizde şaşırmayın. Müslüman mahallesinde salyangoz satılabilirmiş meğer.
Türk siyasetçileri ve dizileri ise hemen hemen herkesin ilgi odağında. Çanak anten her evin olmazsa olmazı! Hatta uzun saatler süren dizilerden yılmış eşler ikinci çanak anteni de çatılarına asmış.
Fas’a nasıl gidilir?
Türkiye’den Fas’da sadece İstanbul – Kasablanka rotasında direk uçuş mevcut. THY veya Air Arabia seferlerinden birini seçebilirsiniz. Uygun vaktiniz var ise, Avrupa’dan aktarmalı (özellikle Fransa veya İspanya üzerinden daha uygun) uçabilirsiniz. Bana sorarsanız, tekrar gidecek olursam ise tercihim, İspanya’dan ancak birkaç km mesafedeki kara kıtaya gemi ile geçmek olacak!
Fas’a giderken daha ekonomik olan Air Arabia seferini tercih ettim (330 euro) ve ilave bagaj hakkı satın almadım. Bu ne demek? Uçağa binerken, sadece 55*40*20 cm ebatında bir kabin valizi ve el çantanızı yanınıza alabilirsiniz. Bilet üzerinde toplam ağırlığın 7 kg olması gerektiği yazsa da, İstanbul gidişinde 10 kg’a, dönüşte 8 kg’a izin verdiler. El çantanızın ebatı göz atıp toplam ağırlığa ilave ediyorlar veya es geçebiliyorlar. Aynı kabin valizinin giderken 6,5 kg, dönüşte 7,3 kg olarak tartılması da benim için başka bir tutarsızlık oldu. Valiz ağırlığını da düşünce, 4 kg bagaj ile on gün Fas’da seyahat ettim ve farklı hava koşullarına hazırlıklıydım.
Sıvı taşınması ile ilgili de İstanbul gidişte insanlar ellerinde su şişeleri ile uçağa alındılar ki uçakta her şey ücretli olduğu için 5 saat süresince su önemli oluyor. Dönüşte ise, sadece çantanın filelerinde gördükleri su şişelerini toplarken, şişesini sırt çantasının içine koyanlara kimse itiraz etmedi. Aynı xray kontrolünde ayakkabıları neden çıkardığımız ise başka bir soru işareti; x-ray cihazının altından geçtik ama kontrol sadece göz ile yapıldı sanki.
Duty free alışverişi için Kasablanka Uluslarası Havalimanı’ndan pek bir şey beklemeyin. Bu kadar kalabalık ve hareketli bir alanda saatlerce uçak beklemek için bile oturacak yer bulmak kolay değil. İçeride yarım litre su 17 dirhem. Yani, 1,5 euro ve uluslararası bir havaalanı için çok da pahalı değil ama her şeyi TL bazında düşününce işin rengi biraz değişiyor.
Fas’da ne yenir?
Tajin güzel bir yemek. Bizdeki güveç yemeklerine benziyor. Güveç kapı benzeri fakat üzeri kapaklı yayvan kaplarda pişiriliyor. Etli, tavuklu veya sadece sebzeli isteyebilirsiniz. Etler baya lezzetli.
Yemekler salçalı değil ama dozunda baharatlı. Hijyen konusunda çok hassas değilseniz, Fas mutfağı gayet lezzetli diyebilirim. Yaklaşık dört gün durmadan yolda olduğumuz için köyde, kasabada ve küçük esnaf dükkanlarında yemek yeme şansımız oldu.
Kuskus dedikleri bizdeki kısırlık bulgur. Bunun üzerine tajin yemeğinden ekliyorlar.
Balık için Essaouira limanındaki balıkçı barınakları önerilebilir, zira okyanus balıkları hem çeşitli hem de iri. Yemedim ama gözlemlediğim kadarı ile balığı temizlemeyi ve ayarında pişirmeyi bilmiyorlar. Portekiz’de yemiştim ama bir daha ‘boklu kebap’ yiyesim olmadığından et yemeği tercih ettim.
Sokakta seyyar neler var derseniz, çeşit çok. Ancak hijyen şartlarını görünce insanın pek iştahı kalmıyor. Doğranmış bir dilim meyva bile aldırmadı bana arkadaşlarım desem yeridir. Yine de dükkan önü tezgahlar bir parça daha sağlıklı olabilir. Soğuk sandviç tezgahlarını hemen hemen her şehirde gördük. Hatta, mavi şehir Şavşavan (Chefchaouen)’deki meydanda yediğimiz patates kızartmasının tadı damağımızda kaldı (8 dirhem).
Sokak pastacıları da yaygın, sütlü tatlılar ve kremalı yaş pasta dilimleri Fransız mutfağından miras sanıyorum.
Bizdeki simit misali satılan, yassı yuvarlak ekmekleri (pita ve gobit ekmek benzeri) hem doyurucu hem de lezzetli. Medinanın labirent sokaklarında gezerken dumanı üstünde ilk fırından almalısınız (1 dirhem)
Fas’da ne içilir?
Yemekten sonra çay keyfi alışkanlığı sadece bizde var, bugüne kadar başka bir ülkede görmedim. Siyah çay isterseniz sallama olarak bulmak mümkün ve menü ayrı bir kalem olarak yazmasa bile, siyah çayı en pahalı içecek olarak düşünebilirsiniz. Fas’da fiyat etiketi olan çok az restoran menüsü gördüm ve bunun üzerinden bile pazarlık etmek olası. Yemekten sonra çay içmezsem olmaz diyenlerdenseniz yanınızda bir termos ve çay paketi götürmeyi ihmal etmeyin. Ücretsiz olarak sıcak su isteyebilir ve kendi çayınızı sallayabilirsiniz.
Sadece çay sipariş ederseniz nane çayı ikram edilir. Kaynar su içindeki nane yaprağı ferahlık veriyor ama şerbet içmek istemezseniz şeker istemediğinizi baştan belirtin.
Her durakta kahve makinası bulabilirsiniz. Yine makina ile ama yerel dilde “nos nos” dedikleri sütlü kahve gayet lezzetli. Kaynar suya sallanmış bir çay poşetinden çok daha lezzetli ve ucuz.
https://www.instagram.com/p/BhyqmKmhZL9/
Fas gerçekten ucuz mu?
Kesinlikle hayır. En azından, son birkaç yıl içinde gitmiş arkadaşlarımın bahsettiği kadar değil. Hele ki, TL Euro karşısında değer kaybederken ve siz Fransızca bilmeyen Avrupalı grup iseniz! Müslüman bir Türk iseniz, pazarlık konusunda bir parça avantajınız olabilir ama her esnaf için de geçerlidir diyemem.
Kur günlük değişebiliyor ve resmi tatil olan Cuma günü daha da artıyor. İlk gittiğimiz gün, 1 euro:11,62 dirhem iken bir hafta sonra 1 euro: 10,88 dirhem’e denk geldi. Aynı süre zarfında TL, Euro karşısında değer kaybettiği için TL ile maaş alan insanlar olarak çift taraflı zarar etmiş olduk.
Nisan 2018 için 1 TL=2 dirhem gibi yaklaşık bir hesap yapılabilir.
Bir şeyin fiyatını sorduğunuzda, ilk seferde uygun bir fiyat söyleyen esnaf duymadım. Gecikmeden, “sen ne veriyorsun” diye karşı atak geliyor. İşte kritik karar! Gerçekten almak istiyorsanız, vereceğiniz rakamı veya biraz daha altını söyleyin ki pazarlık şansınız olsun. Uzatmak istemiyorsanız da, 700 dirhem denen bir eşyaya, 100 dirhem fiyat verin ve esnaf sizi duymazlıktan gelip başkası ile ilgilenmeye başlasın. Diğer yandan, tanesine 100 dirhem dediği bir cüzdan için, “dün bunun üç tanesini bu fiyata aldık” yanıtını verdiğimde hiç uzatmadan “tamam” diyen esnaf da sinir bozucu olabiliyor. Keşke 4 deseydim diye, insanın içinde kalmıyor değil! On gün sonunda pazarlık yapmaktan yorgun düşüp fiyat ve eder algımızı yitirdiğimiz doğrudur. Şimdi düşünüyorum da, o kadar güzel şeyleri uygun fiyatlara almamışım ki! Sırf alışveriş için bile Fas’a gidilebilir.
Fas ekonomisinin temel taşlarına bakarsak;
- Asgari ücret: 2.500 dirhem
- Öğretmen maaşı: 6.500 dirhem
- Polis maaşı: 5.000 dirhem
- Marakeş’de ortalama kira: 3.000 dirhem
- Benzin: 10-11 dirhem arasında
- Mazot-gaz: 9-10 dirhem arasında
- Etli tajin: 60-90 dirhem (porsiyonu doyurucu)
- 500 gr argan yağı: 500 dirhem (ilk söylenen rakam 700 dirhem)
- Magnet: 5-10-20 dirhem
- Siyah çay: 10-15-20 dirhem
- Kahve: 10 dirhem
- 1,5 lt şişe su: 8-10 dirhem
Fas’da alışveriş ve yerel ürünler
Fas’da deri alınır. Tabakhanenin etrafındaki iki dükkan arasında, aynı çanta için kat kat fiyat farkı olabilir. Fotoğraf çekmek için kalabalık çıktığımız terastaki dükkanda, 700 dirhem’e başlayan pazarlık 360 dirhem’e indi ve ben 200 dirhem verdiğim için almadım. Birkaç saat sonra, aynı sokakta başka bir dükkanın önünden birkaç kişi geçerken sorduğumda ilk fiyat 200 dirhem oldu. Deri alışverişi için en çok çeşit Fes‘de olmak ile birlikte en yüksek fiyatları da burada duydum.
Essaouira’dan argan ve ahşap, tik ağacı kökünden yapılmış eşyalar alınır. Argan yağı, zeytine benzeyen ama fundagillerden endemik bir tür ağacın meyvesinden elde ediliyor. Devlet tarafından desteklenen kadın kooperatiflerinde geleneksel yöntem ile üretilip dünya pazarına sürülüyor. Ne dünyanın ne de Fas’ın başka bir bölgesinde verim vermeyen bu meyve özellikle keçilerin favorisi!
https://www.instagram.com/p/BhhDL8shQtb/
Seramik eşyalar ve envai çeşit tajin kapları her şehirde bolca var. Özellikle son dönemde ev dekorasyonu ile ilgilenen herkesin aşina olduğu modern tasarımlar, mozaik taşlarının diagonal dizilimleri, çanak lavabolar gibi unsurlar Fas’da saraylarda, kaldırımlarda, çöldeki kerpiç otelde ve her yerde görülebilir. Geleneksel üretim tekniği zelligenin tarihi 12. yüzyıla kadar geriliyor. Seyahatimiz sırasında bu teknik ile üretim yapan atölyeyi de ziyaret ettik. El emeği göz nuru seramiklerin fiyatları oldukça yüksek ancak desenler, sergilenen emek hayranlık uyandırıcı! Seramikler üzerindeki desenler Arap deseni ve Berberi deseni olarak anlam kazanıyor.
Yöreye has farklı bir detay arıyorsanız, seyyar satıcılara değil de daha derli toplu bir mağazaya bakarsanız düz yeşil renkli orijinal ürünler bulabilirsiniz. Bunların farkını sorduğumda esnaf sadece Sahra kumu diyor. Essaoura’da kale içinde girdiğimiz bir otel mağazasındaki görevli ise Sahra Çölü kumundaki magnezyum nedeni ile, çöl çamurunun hamuru ile üretilmiş seramiklerin böyle yeşil renk aldığını söylüyor.
Fas’da alışveriş ve pazarlık
Halı için Marakeş’deki çeşitlilik daha fazla. Orijinal el dokuması ile seri üretim arasındaki farkı veya kullanılan ipliğin kalitesini, düğüm sayısının farkını ayırt edebilmek kolay değil.
Kaktüs lifinden (ipek diyorlar) örülmüş kumaştan perdeler, yatak örtüleri gibi ev eşyaları alınabilir. Aït Ben Haddou’da 700 dirhem, Essaouira’da 100 dirhem oldu.
Fosil olduğu iddia edilen taşlar, deniz kabuklusu izleri ve boyanmış kaya parçaları özellikle Atlas Dağları eteklerinde ve Merzouga‘nın köylerinde popüler.
Gümüş ve kuyumcu dükkanları özellikle Marakeş ve Essaouira çarşılarında karşımıza çıktı. Bir esnaf gümüşün gramını işçilik dahil 20-25 dirhem ile çarparak değer biçtiğini söyledi ki, pazarlık neticesinde nerede ise yarı fiyatına satın aldık.
https://www.instagram.com/p/BhR2kMhDLqi/
Küresel ısınma ve Fas iklimi
Küresel ısınma Fas coğrafyasını da etkilemiş ve özellikle bu sene bayağı yağışlı geçmiş. Sağanak yağış, Kasablanka’dan Atlas Dağları’na kadar bizim de peşimizi bırakmadı. Yok böyle bir yeşil, böyle bir bereket! Kilometrelerce uzanan tarlalar, ekinler, zeytinlikler beni oldukça şaşırttı. Atlas Dağları üzerinde İfran’ı geçince başlayan kar yağışı ise son yirmi yılda, Nisan ayı için bir ilk olmuş.
Neyse ki Sahra Çölü’nde bir parça içimiz ısınsa da Marakeş‘de gene parçalı bulutlu ve serin bir hava ile günü geçirdik. Essaouira‘da surların içine kadar etkisini yitirmeyen okyanus rüzgarını ve nemini es geçmemek gerek. Fas’da dört mevsimi aynı anda yaşamak mümkün diyebilirim.
Fas sokakları ve Faslılar temiz mi?
On gün süren seyahatimiz boyunca daha çok tarihi şehirlerin sur içi bölgelerinde ve Atlas dağların eteklerindeki köylerde vakit geçirdik. Konaklama için ise tur firmasının önerdiği otelleri tercih ettik. Modern, lüks mahalleler veya konaklama alternatifleri için genelleme yapamam. Diğer yandan, nispeten büyük şehirlerde gördüğümüz Arap halk için temiz diyemem. Kırsalda ve çöl bölgesinde yaşayan Berberi halkın kişisel ve kamu temizliği adına daha özenli olduklarını gözlemledim.
Uzun yolda, mola verdiğimiz benzinlik veya küçük işletmelerin tuvaletlerinde bir sorun yaşamadım. Türkiye’de, hele ki uzun resmi tatil dönemlerinde pis tuvaletlere ve dinlenme tesislerine rastlamak çok daha olası.
Tuvaletlerde klozet kullanılmış, Alafranga tuvalet veya taharet musluğu görmedim.
Beni en çok rahatsız eden ise Meknes‘in sur duvarlarının dramatik sarı renginin, ürik asit etkisi ile ortaya çıktığını görmek oldu. Meşhur Marakeş Meydanı’nda, turist gezdiren faytoncu atların da tuvalet ihtiyaçlarını yine meydanda giderdiğini unutmamak gerek. Köy yerinden veya herhangi bir yerde değil, Fas’ın Unesco Dünya Mirası Koruma listesinde yer alan ve en turistik merkezlerinden bahsediyorum!
Sokaklara tüküren pek görmedim. Ukrayna’da çok yadırgamıştım örneğin ama Fas’da rahatsız olmadım, belki de sürpriz olmayacağı içindir!
Kapalı alanda sigara içmek serbest, ancak büyük şehirlerde gençler dışında yerel halk arasında sigara içen pek görmedim.
Kırsalda küçük esnaf dükkanlarında ve dinlenme tesislerinde “sigara içilmez” uyarıları gördüm ki, sokaklarda elinde sigara ile gördüğüm çoğu kişi Avrupalı turistler idi.
Seyahat etmeden önce sigorta yaptırmayı ihmal etmeyin. Zira, Fas’daki sağlık sistemi hem uğraştırıcı hem de masraflı imiş.
Sahra Çölü’nde deve ile gezmek
Sahra Çölü‘nde hem gün batımı için hem de gün doğumu için gidip gelirken yaklaşık bir saat kadar deve üzerinde gittim. Başta biraz ürkütücü ama dengeyi sağlayınca, çöldeki hendeklerden deve üstünde inip çıkmak baya eğlenceli.
Essaouira’da okyanus kıyısında fotoğraflarını çekelim dedik (ki bu amaçla gün batımında gelen deveciler ve develer oluyor), 10 dakika için 1000 dirhem talep ettiler. pazarlık ile uygun bir anlaşma sağlandı tabi ama başta isteyenin bir yüzü kara!
06-16.04.2018
Elinize sağlık çok güzel bir paylaşım
İlginiz ve beğeniniz için teşekkürler