Muğla köylerini geziyor ve fotoğraflıyoruz. Bugün Bafa Gölü kıyısında, Heraklia Antik Kenti kalıntıları üzerine kurulmuş Kapıkırı Köyü’nü gezeceğiz.
Bafa Gölü kıyısında antik çağ kalıntıları üzerinde yaşayan Kapıkırı Köyü, Muğla’nın Milas ilçesine yaklaşık 40 km mesafede kurulmuş. Yaklaşık 120 haneli bu köyün ahalisi geçimini tarım, zeytincilik, arıcılık, tarım, balıkçılık ve turizm ile sağlıyor. Asfalt yol ile ulaşılan köyde elektrik, telefon ve içme suyu şebekesi var.
Heraklia Antik Kenti, MÖ. 350’de Karya Kralı’nın emri ile Latmos Körfezi’nde kurulmuş ve ismini mitolojik yarı tanrı Herakles’den almış. Beşparmak Dağları arasındaki körfezin ağzı zaman ile Büyük Menderes nehrinden gelen alüvyon ile kapanmış ve antik liman da önemini yitirmiş. Bir zamanlar Ege Denize’ne açılan Latmos Körfezi ise bugün pek çok göçmen kuş türüne ev sahipliği yapan Bafa Gölü’ne dönüşmüş. Antik çağ kalesinin kalıntıları, köy içindeki Helenistik dönem Athena Tapınağı, şehir meydanı Agora ve surlar halen ayakta!
Göl kenarına ulaştığımızda keyifli bir çadır kampına, kahvaltı sofrası hazırlayan turistlere ve günün ilk ışıkları ile göl etrafındaki yürüyüş rotalarını tırmanmaya başlamış yerli yabancı turistlere rastlıyoruz.
Didim ve Bodrum gibi popüler turizm merkezlerine de çok yakın olan Bafa Gölü özellikle göç mevsiminde kuş gözlemcilerini ağırlıyor. Ilıman iklimi ile, yılın her mevsiminde gölü çevreleyen patikalarda yürüyüşe gelen sporcular veya arkeoloji meraklıları arasında da hayli popüler! Bölgede daha uzun zaman geçirmek isterseniz, Bafa Gölü kenarında kamp kurabilir veya göl kenarındaki pansiyonlarda konaklayabilirsiniz.
Beşparmak (Latos) Dağları arasında geniş bir alan kaplayan Bafa Gölü içinde dört tane ada var ve adalardan birisi üzerindeki manastır kalıntısının Meryem Ana’ya adanmış olduğu söyleniyor.
Bafa Gölü ve çevresi biyolojik yapısı, doğal güzellikleri ve sahip olduğu su kuşları zenginliği nedeniyle Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 1994’de “tabiat parkı” olarak ilan edilmiş. Göl çevresinde çok sayıda tür kuş yaşadığını ve bunların bir kısmının Avrupa’da ve dünyada nesli tehlike altında olan türlerden olduğunu öğreniyorum.
Gölün su kaynağı, Büyük Menderes nehrinin düzenli taşkınlıkları ve etrafındaki dağlıklardan gelen yeraltı ve yer üstü sularıdır. En derin noktası ise 25 metre kadarmış.
Uluslararası önemli kuş alanları listesinde ilk sıralarda yer alan göl ve çevresinde, Dünya çapında nesli tehlike altında olan çeşitli kuş türlerinin ürediği ve göl üzerindeki adaların tüm yıl boyunca göçmen kuş ve ördek türlerine barınak olduğu tespit edilmiş. Fotoğrafladığım angıt kuşu, tek eşli bir türmüş ve eşi öldüğünde başında beklermiş.
Gölün zoo-plankton ve su bitkileri açısından çok zengin olmasından birçok balık türünün dönem dönem gölde yaşamasına imkan sağlanmakta iken son yıllarda gölün eko-sisteminde meydana gelen değişimler balık stokunda çok ciddi miktarda azalmalara neden olmuş. Bu azalmanın en büyük nedeni ise Büyük Menderes Nehri’nin su rejiminin değiştirilmesi ve nehir ile Bafa Gölü arasına inşa edilmiş taşkın seti.
Bafa Belediyesi’nin web sitesinde anlatıldığı üzere, Devlet Su işleri tarafından sürdürülen yeni bir proje ile Bafa Gölü’nün Menderes Nehri ile düzenli ve kontrollü olarak bağlanması hedefleniyor. Bu sayede, göl suyunun yanlış ve düzensiz kullanımı engellenerek tuzluluk oranının artması ve ilerleyen yıllarda kuruması önlenebilecek.
Öğle yemeğini göl kenarındaki bir balıkçı da yiyoruz. Yemekten önce sandal ile göl gezintisi yapacağız. “Kuş adası” olarak anılan Menet Adası’na yaklaşık yarım saatte ulaşıyor ve kuşları ürkütmemek için sandalın motorunu kapatıyoruz. Rölantide sallanan sandalda hem keyif yapıyor hem de göçmen kuşları gözlüyoruz. Bafa Gölü üzerindeki adalarda antik dönem ve manastır kalıntıları varmış. Sandalcı abi görülecek pek de bir şey kalmadığını anlatıyor biz de öğle sıcağında tırmanmaya üşeniyoruz. Aklınızda olsun!
Köy içinde gezerken elleri kollarını otlarla dolu teyzelere rastlıyoruz. Göl çevresinin iklimi, zeytin dışında mevsimine göre pek çok şifalı bitki türüne ve orkide türüne de uygun imiş.
Öğleden sonra rotamız civardaki Pınarcık, Karahayıt ve Gölyaka köylerine doğru devam ediyor.
22.04.2012
7 thoughts on “Karyalıların izinde: Bafa Gölü ve Kapıkırı Köyü”