Manisa sınırını geçip İzmir şehir merkezine doğru ilerlerken Ege Üniversitesi kavşağında direksiyonu Bornova sokaklarına doğru kırıyoruz. Harita üzerinde keşfettiğim ve Gençlik Caddesi’ni kesen bu sokaklarda yaşamış Levanten ailelerin bahçeli evleri ve köşklerini göreceğiz. Bu evlerin kimisi bugün restore edilip farklı amaçlarla kullanılıyorken kimi ise yüksek duvarları arkasında kaderlerine terkedilmiş. Yakın dönemlerde inşa edilmiş olmak ile birlikte, ilk bakışta tarihi Kemeraltı semtindeki evlerden farklı bir mimariye sahip görünüyorlar.
Aracımızı sokak başında parkedip yüksek duvarları aşan yeşilliklerin ve mis gibi kokan çiçeklerin arasında sokak boyunca yürüyor, ışıl ışıl bir Cumartesi sabahına günaydın diyoruz.
Arkas Deniz Tarihi Merkezi Müzesi
Günün ilk durağı, 1800’lü yıllarda inşa edilmiş ve 2012 Mayıs’da restore edilerek ziyarete açılmış Bornova Arkas Deniz Tarihi Merkezi Müzesi oluyor.
Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas’ın ailesinin de bir dönem konut olarak kullandığı 3 katlı müze-evde, Arkas’ın bir ömür boyunca topladığı gemi maketleri, tablolar ve gemi antikalarından oluşan koleksiyonun bir bölümü sergilenmekte.
Müze açılışındaki bir röportajında, koleksiyondaki 400 adet gemi maketini sayısının yıldan yıla arttığını anlatan Arkas, bu alanda çok az usta olduğundan ve bir ustanın bir maketi ortalama altı ayda tamamladığından bahsetmiş.
Sadece meraklı bir kişi olarak bile yaklaşık bir saatte gezebildiğim müzede, eğer denizcilik tarihi ile ilgili iseniz, tüm detayları keşfetmeniz birkaç saatinizi alabilir. Coğrafi keşiflerin, dönüşen ticaretin ve dünya savaşlarının denizcilik tarihi, sosyal hayat ve sanat üzerindeki etkileri, MÖ. 10. yüzyıldan günümüze kadar geçen çağlar boyunca yaşanmış teknolojik gelişmeleri ortaya koyan gemi maketlerindeki detaylar görülmeye değer.
Merkezi sadece Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri saat 10:00-18:00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz. Rehberli tur için rezervasyon yapılması isteniyor: 0232 342 10 11.
Bornova sokaklarındaki tarihi evler
Bahçe kattan dışarı çıkarken, içinizde bir eksiklik hisseder, keşfetmeye doyamaz iseniz Alsancak’daki Arkas Sanat Merkezi’ne de gitmelisiniz! Yine bir tarihi binada hizmet veren sanat merkezinde dönem dönem değişen sergiler de yer almakta. Geçtiğimiz sene, Pitoresk İstanbul’a benzer şekilde, İzmir’e gelen sanatlı seyyahların eserlerini konu alan bir serginin de burada açıldığını hatırlıyorum.
80. Sokak’da yürüyor ve köşeye geldiğimizde cıvıl cıvıl kuş seslerinin geldiği bahçeyi, Andria Evi’ni görüyoruz. 1830 yıllarında Zipcy ailesi tarafından Arapkirli Sokak (bugünkü 80. sokak)’da inşa edilmiş köşk, daha sonra uzun yıllar Richard Mattheys ve ailesi tarafından kullanılmış. 1928 yılında Charles Balladur’a satılan ev miras yolu ile d’Andria ailesine geçmiş. Yeni sahip Raymond d’Andria İstanbul’a taşınmasından hemen öncesinde köşkü bir Türk’e satmış. Restorasyon projesi tamamlanmış tarihi köşk, günümüzde kafe olarak kullanılmakta.
İzmir ve çevresinde yaşamış Levanten ailelerden gelen mektupları ve haberleri de içeren İngilizce bir blog sayfasında, dönemin gelişmelerine, evlerin ve ailelerin geçmiş zaman fotoğraflarına ulaşabilirsiniz.
Internette araştırırken farkettiğim, “Eski İzmir Konakları” isimli bir fotoğraf yarışmasında İzmir’in tarihi konaklarının derece almış fotoğraflarını siz de buradan görebilirsiniz. Andria Evi veya Birgi Çakırağa Konağı gibi tarihi yapılar, yeni keşiflere ilham verebilir!
Köşkün verandasında verdiğimiz kahve molasının ardından İzmir şehir merkezine doğru yola devam ediyoruz.
18 Mart 2017