Ana sayfa » Şükrüpaşa Köyü : Bulgaristan’a komşu
Şükrüpaşa Köyü'nde Mustafa amca ile sohbet ediyoruz.

Şükrüpaşa Köyü : Bulgaristan’a komşu

Bu hafta sonu Istranca (Yıldız) dağları eteklerinde, meşe ormanları arasında dolanan yollardan geçiyoruz. Bulgaristan sınırına taş atımı mesafedeki küçük köyleri gezecek ve fotoğraf çekeceğiz. Henüz öğle saati olmadan günün ilk durağı Şükrüpaşa Köyü’ne varıyoruz.

Köy meydanda bir köy kahvesi ve karşısında da köy camisi var. Sokağın karşısındaki küçük okul binası ise terkedilmiş görünüyor. Etrafta tuğladan, bazı bazı sıvalı bir veya iki katlı evler.

Hava güneşli ama son cemrenin toprağa düşeceği bu günlerde “Mart soğuğu” da kapıdan baktırıyor. Bazı evlerin kapısında ayakkabılar sıralanmış, belli ki insanlar bu sabah dışarı çıkmamış. Evler arasından geçen dar toprak yollar çamur içinde!

Meydandaki 10-20 haneden biraz ilerleyince sinema platolarını aratmayan bir açık alanda, üçgen gibi samandan çatıları olan kulübeler görüyoruz. Bu yapılar genelde hayvanların ahırları veya kışlık odunlar için depo olarak kullanılıyor.

Kulübenin önüne yığılmış odunların başında, yaşlı bir teyzeye rastlıyorum. Sobada yakmak için kırdığı odun yığınına dayanmış güneşe karşı biraz mola vermiş, dinleniyor. “Hava bugün güzel ama kar gelecek, bu sene çok soğuk geçti” diye anlatıyor. Çocukları ve torunları şehirde imiş; kimisi Kırklareli’nde kimisi İstanbul’da. “Baharda gelin” diyor. “Çok güzel olur buralar, yemyeşil olur, sular akar”.

Şükrüpaşa Köyü, Kırklareli
Şükrüpaşa Köyü, Kırklareli

Temiz hava, masmavi gökyüzü ve pamuk bulutlar sanki zamanı durduruyor. Orman içinden köy yoluna saptığımızdan bu yana bir dağılan bir toplanan bulutlar, karların erimeye başlaması ile her çeşmeden akan su sesi adeta köydeki ıssızlığı ve altyapı eksikliğini ört bast ediyor gibi.

* * *

Köy camisinin kapısı kapalı. Yolun aşağısındaki çeşmenin karşısındaki ilkokul binası da öyle! Köyde sağlık ocağı ve kanalizasyon alt yapısı yok. Az ilerideki kahvede ancak 5-6 masa var. Kahveye gidiyoruz. Yanan sobanın başında toplaşıp biraz ısınıyoruz. Az sonra içeri Mustafa amca geliyor, biraz sohbet ediyoruz.

Kahvenin kapısında bizi uğurlamaya gelen kahveci karşıdaki tepeden akan dereyi gösteriyor. O derenin öte tarafı Bulgaristan toprakları imiş. Arada bir sınır çizgisi görünmüyor ama karşı köydekilerle konuşmak yasakmış.

Şükrüpaşa Köyü’nün eski ismi “Mikroşova” imiş. Köy, 1960’lı yıllarda “Küçükova” olarak anılmış ve sonradan “Şükrüpaşa” ismini almış. Karşı tepelerde terk edilmiş gibi duran gözetleme kuleleri görüyoruz. Kahvenin arkasından dolanıp biraz tırmandığımızda manzarayı daha da geniş görebiliyoruz.

Burası da eskiden bir Pomak köyü imiş. Pavli Panayırı‘nda tanıştığımız rengarenk insanlar, neşeli çocuklar burada yaşarmış. Günümüzde, köylerden çok fazla göç olmuş. Soğuk bir bahar gününde, köy sokaklarında Mustafa amca gibi mavi gözlü ve neşeli insanlara pek fazla rastlayamıyoruz. Sıradaki sınır duraklarımız Armutveren ve Sarpdere köyleri olacak.

Mart 2011

5 thoughts on “Şükrüpaşa Köyü : Bulgaristan’a komşu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir