Ana sayfa » Kızılcahamam Jeosit alanları
Kızılcahamam-Güvem Bazalt Jeoliti

Kızılcahamam Jeosit alanları

Işık Dağı eteklerinden Karagöl Jeosit kıyısına indik. Salın Yaylası ve Göleti’ni, yayladan Emekli Dede tepesini gördük. Çankırı sınırına yakın bir düzlükte üç gece kamp kurduk. Bugün ise yılın en sıcak günlerinden birisi ve biz Kızılcahamam merkezine doğru ilerliyoruz.

Kızılcahamam-Çamlıdere Jeoparkı

Ankara Kızılcahamam ile Çamlıdere ilçeleri sınırları içinde kalan ve yaklaşık 2000 dönüm genişliğindeki alan, 2010 yılında Jeopark olarak ilan edilmiş.

Bölge coğrafyası, günümüzden 9-25 milyon yıl önce  Köroğlu Dağları’nda meydana gelen üç aşamalı volkanik hareketliliğe bağlı olarak şekillenmiş. Bu kırılmalar ile dereler, bataklar ve göller oluşmuş. Yanardağ patlamaları ile yer yüzüne ulaşan magma çukurlarda birikip soğumuş ve kayaç yapıları oluşturmuş.

Zaman ilerledikçe bu volkanik birikimler ısı değişimleri, yağmur, rüzgar ile aşınmış. Neticede, bugün gördüğümüz kanyonlar, vadiler ve tepeler ortaya çıkmış. Tüf ve kül yığını altında kalan canlılar ise fosilleşmiş. Açığa çıkarılmış fosil yataklarını, Beşkonak ve Yahşiyan Köyleri çevresinde görebilirsiniz.

Kızılcahamam coğrafyası ile ilgili daha fazla bilgi almak ve gözlem yapmak isterseniz ilçe merkezinde, Kızılcahamam Jeopark Müzesi’ni de ziyaret etmenizi öneririm.

Kızılcahamam bölgesi jeolojik yapısının sürdürülebilir bir şekilde turizme kazandırılması yönünde yazılmış bu makale de ilginizi çekebilir:

Tespit edilen 250 jeosit arasında 23 tanesi seçilmiş. Bunlar alternatif rotalar ile birbirine bağlanmış ve turizme açılmış. Bugün, Jeotur 2 rotasını takip ediyoruz.

Proje meydanından itibaren dört ayrı “jeoyol” ve üç ayrı “jeotur” güzergâhı aşağıdaki harita ile açıklanıyor:

  • Jeotur 1 – Soğuksu Milli Parkı içerisinde izlenecek rota
  • Jeotur 2 – Kızılcahamam – Çerkeş – Gerede – Kızılcahamam
  • Jeotur 3 – Kızılcahamam – Pelitçik – Çamlıdere – Kızılcahamam
  • Jeoyol 1 – Kızılcahamam – Güvem – Işıkdağı
  • Jeoyol 2 – Kızılcahamam – Abacı – Pelitçik
  • Jeoyol 3 – Kızılcahamam – Akyarma – Çamlıdere – Çeltikçi
  • Jeoyol 4 – Kızılcahamam – Taşlıca – Kazan
Kızılcahamam - Çamlıdere Jeoparkı
Kızılcahamam – Çamlıdere Jeoparkı

Beşkonak – Güvem Bazalt Sütunları Jeosit Alanı

Kızılcahamam çevresi mineralli kaplıca suları kadar jeolojik dönem kayaç yapıları ile de ünlüdür. Bu işaretler, bölgenin geçmişte volkanik hareketlere veya büyük depremlere sahne olduğunu gösteriyor.

Güvem-Çerkeş karayolunda Ankara yönünde ilerlerken “bazalt sütunlar” ile ilgili oklar ve bilgi panolarını görüyoruz. Beşgen kayaç yapılar hemen yol kenarında ve diğer tarafta akan derenin ötesinde görülebilir. Bu kayaçlar, Kızılcahamam bölgesinin en genç volkanizma ürünü olarak tarif edilmiş.

Bazalt sütunlar nasıl oluşur?

20-25 milyon yıl önce (üçüncü zaman – Tersiyer) olmuş volkanik patlamalarla, magma yer yüzüne çıkıyor. Topografik yapının uygun olduğu bölgelerde birikerek lav göllerini oluşturuyor. Lav kütlesi 1000-1200 derece ısı ile yeryüzüne ulaşıyor ve dış yüzeyde ani soğuma ile katılaşarak dış yüzeyinde ince bir kabuk halini alıyor.

Dış ince kabuk, yavaş yavaş dışardaki soğuğu geçiriyor. Lav kitlesi soğuyor ve sertleşiyor. Bazalt lavları soğuma esnasında çatlıyor ve % 5-10 oranında hacim kaybediyor.

Soğumanın alttan üste veya üstten alta doğru olması veya akarsu etkisi ile hızlanması gibi nedenlerle sütunlar farklı şekiller alabiliyor.

Soğumanın tabandan başlar ise sütunlar akma yüzeyine dik şekilde sertleşiyor. Lav tabakasının üzerinden akarsu geçmesi ve soğuk suyun çatlaklardan lav içine sızması durumunda ise soğuma hızlanıyor ve sütunlar çeşitli yönlenerde, düzensiz şekillerde meydana geliyor.

Yani, kav kütlesi ne kadar homojen olur ve soğur ise, çatlaklar ve prizmalar da o kadar düzgün oluyor.

Güvem Bazalt Sütunlar Jeolit alanında, alt sırada gördüğümüz açık renkli ve dik sütunlar düzenli yapıya, üst sıralarda koyu renkli ve eğri sütunlar ise düzensiz yapıya örnek veriliyor.

Kızılcahamam Bazalt Sütunlar
Kızılcahamam Bazalt Sütunlar

Bu nokta, günümüzde Sabunkaya Boğazı mevkii olarak biliniyor ve ismini muhtemelen vakti ile vadiden akan Sabunsuyu Deresi’nin şekillendirdiği kayaç yapıdan alıyor. Volkanik yeryüzü hareketliliğinde lav ile açığa çıkan minarellerin doğal yer yüzü sularına karışması, suların sodalı bir özellik kazanmasına ve temizleyici olarak kullanılmasına imkan vermiş ve halk arasında “sabun” suyu adını almasına sebep olmuş olabilir.

Mahkemeağacın Köyü evleri
Mahkemeağacın Köyü evleri

Öğle yemeği yemek ve kamp mutfağına alışveriş yapmak üzere Kızılcahamam merkez çarşısında mola veriyoruz. Açık planlı ve tamamen betonarme zemin üzerine dizilmiş dükkan yerleşimi bizi sudan çıkmış balık gibi şaşırtıyor. Öğle güneşinin ışığında yaldızlı tabelaları okuyamıyoruz. Bu kadar yeşil ve sulak bir coğrafyada, bu mimari kesinlikle yanıltıcı olmuş.

Beton meydanda beton saksılarda kaderine terk edilmiş, kurumaya yüz tutmuş bodur ağaçlar dizilmiş. Zeminden yansıyan güneş gözlerimizi yakarken seçebildiğimiz ilk marketten alışveriş yapıyor ve şehirde vakit geçirmeden ayrılıyoruz.

Mahkemeağcin Köyü ve Kaya Kiliseleri

Kızılcahamam merkezinden ayrılıyor ve Ankara yönünde devam ediyoruz. İlçeye 18 km mesafede Mahkemeağcin Köyü’ndeki tarihi kaya kiliselerini göreceğiz.

Öğle sıcağında sokakta tek bir sinek bile görünmüyor. Wikiloc’da daha önce kaydedilmiş bir rotayı takip ederek sağa sola bakınırken meydanda bir ağacın gölgesine sığınmış yaşlı bir amca bizi farkediyor. Caminin arkasını dolanmamızı söylüyor. Caminin arkasındaki terasa gelince hem bir tabela hem de mağaralara giden patikayı buluyoruz.

Mahkemeağacın Köyü mağaraları
Mahkemeağacın Köyü mağaraları

Araştırdığım kadarı ile, köy ve çevresindeki 3 km yarıçaplı alanda çok sayıda kültürel jeosit tespit edilmiş. Bu kayaç oluşumlar zaman içinde mağara, yerleşim yeri veya kilise gibi amaçlar ile kullanılmış. Köy yerleşimi ve kaya kiliseleri 2011 yılında birinci derece sit alanı ilan edilmiş ve yüzey temizliği yapılmış. Mağaralar, o güne kadar samanlık olarak kullanılmış. Bugün ise temiz ancak bakımsız görünüyor. Köyde yönlendirme veya bilgilendirme panosu bulunmuyor.

Köyü kuranların pagan Roma yönetiminin şiddetinden kaçan ilk Hristiyanlar olduğu düşünülüyor. Buradaki yumuşak tüfleri oyarak ev ve kiliseler inşa ederek saklanmış olabilirler.

Mahkemeağcin Köyü’nün diğer bir özelliği ise balıkçıl kuşu yuvaları imiş. Güneş ışığının en sert olduğu saatlerde başımı göğe kaldırıp da çevreyi fazla gözlemleyemedim maalesef. Okuduğum kadarı ile, göçmen balıkçıklar her sene bahar aylarında köydeki yuvalarına gelir ve burada yavrularmış. Ankara ve özellikle Kızılcahamam coğrafyasına hayranlığımız artıyor!

Mahkemeağacın Köyü kaya kiliseleri
Mahkemeağacın Köyü kaya kiliseleri

Abacı Peribacaları

Köye 3 km kadar mesafede Abacı Köyü’ne sapıyoruz. Abacı Peribacaları’nı sosyal medyada yayınlanan tanıtımlar arasında görüp haritada işaretlemiştim. Yemekten sonra burada da çay içip kısa bir yürüyüş yapma niyetindeydik.

Maalesef güzel bir mesire alanı inşa edilmiş olmasına karşın bugün işlevsiz durumda ve kaderine terk edilmiş. Kafe işletmesi ve iki gözlem kulesi genel bir tadilat bekliyor.

Anadolu’da Ürgüp ve Kula yakınlarındaki peribacalarından sonra gördüğüm bu kayalar esas olarak yağmur ile şekillenmiş.  Tahminen 5 dönüm alanda yayılmış. Bölgede 2016 – 2017 yıllarında rekreasyon çalışması yapılmış.

Abacı Peribacaları
Abacı Peribacaları

04.07.2023

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir