Ana sayfa » Misya köyleri
Madra Dağı - Pindasos

Kahvaltının ardından Karacabey ormanından ayrılıyoruz. Bugün Madra Dağı’nı geçmeyi ve Bergama Kozak Yaylası’na varmayı planlıyoruz. Bölge, Misya Yürüyüş Yolları gibi kültürel projeler ile turizme açılıyor. Özellikle Trans Mysia Parkurları‘nı araştırmanızı öneririm. Wikiloc gibi uygulamalarda da işaretlenmiş veya alternatif yürüyüş güzergahlarını bulabilirsiniz.

Madra Dağı ve Misya bölgesi

Antik çağda bölgeye yerleşmiş Misyalılardan yadigar kalmış Misya Bölgesi’ni, bugünkü Balıkesir ilinin tamamı ve yakın çevresi olarak genelleyebiliriz. Antik dönem coğrafya yazarı Strabon (MÖ 1. yy), Uludağ için “Mysia Olympos’u” ifadesini kullanmış. Bursa  (antik ismi ile Prusia) kentinin Mysia Olympos’u eteklerinde kurulduğunu anlatmış.

Strabon kitabında, Mysia isminin anlamına da değinmiş. Mysia kelimesinin Lidya dilinde kayın ağacı anlamına gelen “mysus” kelimesinden türediğini yazmış. Bölge halen kayın ormanları ile çevrili görünüyor.

Bölge, Hitit metinlerinde ise “Masa Ülkesi” olarak anılmış. Likya bölgesinde gezerken şahit olduğumuz pınara – minare kelimelerin türemesi gibi, Hititlilerin ifade ettiği “Masa” ile bugün kullandığımız sesteş kelime acaba aynı anlama mı geliyor? Geniş bir ovanın ortasında yükselen Madra Dağı’nın zirvesini görünce şaşırdığımı söyleyemem.

Misyalılar

Strabon Misya dilinin Frig ve Lidya dillerine benzerliğinden bahsetmiş. Ancak her üç dil de henüz çözülememiş olduğu için aralarındaki akrabalık bağını, sosyal veya ticari ilişkileri bilemiyoruz. Misyalıların kökeni hakkında da kesin bir bilgi bulunmuyor. Strabon’a göre Anadolu’nın kadim bir halkı veya Trakya’dan göç edip gelmiş ve yerli halk ile kaynaşmış bir grup olabilir. Genellikle, MÖ 13.  yüzyıl sonlarında, Tuna Nehri (antik dönemde İstros Nehri) kıyısından Anadolu’ya göç eden denizci bir kavim olduklarından bahsediliyor. Güney Marmara’da Troya, Frigya ve Bitinya bölgeleri arasında yerleşmişler.

Misyalılar da diğer Anadolu kavimleri gibi Truvalılar tarafında savaşmış. Homeros, Misyalıları “çıplak elle ve mızrakla savaşan aslan yürekli” bir halk olarak anlatmış.

Strabon ise, Misyalıların avcılıktan ve et yemekten sakındığından, süt, peynir ve bal ile beslendiklerinden bahsetmiş.

Heredot, Misyalıların Lidyalılar ile akrabalık bağları olabileceğini yazmış. Karialı Zeus tapınağında ibadet eden üç halk arasında saymış.

tarihi Bergama sokakları
tarihi Bergama sokakları

Balıkesir İvrindi

Öğle yemeği ve market alışverişi için İvrindi çarşısında mola vereceğiz.  Buraya gelene kadar İvrindi’de neler yapılır, İvrindi’de ne yenir gibi sorulara hızlı cevaplar arıyorum.

Çarşı merkezinde Bahar Lokantası’nda mola verdik. Küçük bir esnaf lokantası, öğle saatinde hareketli oluyor. Kahvaltılık ve gün boyu atıştırmalık meyve alışverişi için kokantanın köşesindeki manava uğradık. Karşı fırından ekmek aldık.

En son da yumurta alacağız. Caddenin karşısındaki bir şarküteriye girdik. Köy yumurtası fiyatlarının 3 TL/taneye yükseldiği için çarşıda kimse ne alıyor ne de satıyormuş. Markette ise sadece 3 numaralı koli yumurta satılıyor. Elimiz boş kaldı.

İvrindi, son yıllarda İda Madra Jeopark Projesi ile adını duyuruyor. Ana yoldan ilçe merkezine ayrılan sapakta ve çarşı içinde bu projeye ait tabelalar görüyoruz. Proje sahası, Marmara kıyılarından Ege içlerine kadar yayılan geniş bir coğrafyayı kapsıyor. Bölgeye bir seyahat planınız var ise proje detaylarını incelemenizi öneririm.

Ida Madra Jeoparki - Mekansal Odak noktaları
Ida Madra Jeoparki – Mekansal Odak noktaları

İda-Madra Jeopark Projesi – İvrindi Gökkemer (Deliktaş) Kayası

İda-Madra Jeopark Projesi ile Batı Anadolu’da saptanmış Jeosit alanlarının korunması ve turizme kazandırılması hedefleniyor. Öncelikli olarak, kırsal kesimde yaşayan insanlarda kendi bölgelerinde bulunan jeolojik, doğal ve kültürel değerler hakkında farkındalık oluşturmaya çalışılıyor. Jeopark Projesi ile doğal, kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilir kalkınma teşvik ediliyor.

Balıkesir’in tamamı, Çanakkale’de Ayvacık ve Ezine ilçeleri, İzmir’de Bergama ilçesi proje sahasına dahil edilmiş. Bu geniş bölgede, kendine has özelliklere sahip 45 jeosit belirlenmiş.

Jeosit, en geniş ifade ile, güncel veya eski herhangi bir jeolojik süreci, olayı veya özelliği ifade eden kaya, mineral, fosil topluluğu, yapı, istif, yerşekli veya arazi parçası olarak tanımlanıyor. Arkeolojik veya tarihi değeri olanlar ise “kültürel jeosit” olarak koruma altına alınıyor.

Çeşitli jeolojik dönemlerde oluşmuş, karmaşık bir jeolojik yapıya sahip olan Jeopark sahası, yeraltı kaynakları bakımından da oldukça zengin. Bu doğal zenginliğin, günümüzde maden ocakları ve jeotermal santrallerin yoğunluğu ile ekonomiye kazandırıldığını da görüyoruz.

İvrindi Gökkemer (Deliktaş) Kayası İvrindi merkezine yaklaşık 8 km, Aşağıkaleoba Köyü yakınlarında görünüyor. Kaya, Karstik oluşumlu bir mağaranın çökmesi sonucunda doğal bir kemer olarak ortaya çıkmış. Halk arasında Deliktaş olarak bahsediliyor. Kaya tırmanışı yapan sporcular arasında popüler bir durak. Gökkemer kayasının yakınlarına kadar giden ahşap bir merdiven parkuru ve seyir terası inşa edilmiş. Alacaklıyız!

İvrindi’den güneye doğru, Madra Dağı’nın (yaklaşık 1350 metre) etrafını dolaşan köy yollarından devam ediyoruz. Güne erken başlayınca Bergama merkezinde birkaç saat vaktimiz olacak.

Bergama Serapion Tapınağı - Kızıl Avlu
Bergama Serapion Tapınağı – Kızıl Avlu

Bergama

Modern Bergama şehri, Misya topraklarının güneyindeki uzanan ovada kurulu. Antik Pergamon Krallığı’na başkentlik yapmış bu toprakların zenginliği Unesco tarafından 2014 yılında Dünya Mirası listesine alınmış. Yıllar önce, ikimiz de kentin büyük bölümünü gezip görmüşüz. Bu rotamızda tekrar vakit ayırmadık. Elbet bir bahar günü Pergamon’a tekrar gelecek ve Bergama’nın üstünde yükselen şehrin her köşesini gezeceğiz!

Şehrin merkezine vardığımızda Roma dönemi mirası Serapion Tapınağı’nı görmek için kısa bir mola veriyoruz. Müzekart geçerli. Yan tarafında açık bir otopark var.

Bergama’dan ayrılırken uzaktan gördüğümüz tarihi sokaklar ve yapılar genelde Kozak Caddesi üzerinde sıralanıyor. Yukarıbey Köyü’ne doğru ilerliyoruz. Bu gece Kozak Yaylası’nda kamp kuracağız.

Serapion Tapınağı – Kızıl Avlu

Roma dönemi tapınağı, İmparator Hadrianus zamanında (2. yüzyıl) inşa edilmiş ve Mısır tanrıları Serapis’e ve İsis’e sunulmuş. Yan Doğu Roma’da Hristiyanlığın resmi dil olarak kabul edilmesi sonrasında (5. yüzyıl) ana bina içine iki sıra sütun ilave edilmiş. Böylece yapı üç nefli ve bazilikal planlı bir kiliseye çevrilerek Aziz Johannes’a adanmış.

Güney yan avluda, mermer kaide üzerinde 8.5 metre yükselen bir tanrıça heykeli görüyoruz.  1930’dan bu yana süren arkeolojik çalışmalar sırasında bazı taşıyıcı parçalar bulunmuş. Bu sütun parçalarının avlu ilk yapıldığında galerinin çatısını taşıdığı düşünülüyor. Restrüksiyon çalışması ile ayağa kaldırılmış figür aslan başlı  Mısır tanrıçası Sekhmet’i canlandırıyor. Bulunanlar arasında eksik kalan bazı parçalar orijinaline uygun şekilde Marmara Adası’ndan ve Afyon’dan getirilen mermer parçaları ile üretilmiş. Alanda bulunmuş diğer sütun parçaları ise yanlardaki kaideler üzerinde sergileniyor. 

Bergama Serapion Tapınağı Kızıl Avlu - Aslan başlı Mısır tanrıçası Sekhmet
Bergama Serapion Tapınağı Kızıl Avlu – Aslan başlı Mısır tanrıçası Sekhmet

Tapınak, İncil’de adı geçen Anadolu’nun ilk yedi kiliseden birisi olarak tanınıyor.

Yapının kuzey tarafındaki kule Osmanlı döneminde mescit olarak kullanılmış. Yapı 2013 yılında restore edilmiş ve 2018’de cami olarak tekrar kullanıma açılmış. Biz gezerken iki kule de kapalı idi ama bir tabela gördüğümü hatırlayamıyorum. Bir tanesinin önünde İbranice yazılı mermer bir blok vardı.

Çok tanrılı pagan inanışlardan günümüze, üç ilahi dine de ev sahipliği yapmış olan bu yapı için, Anadolu inanç turizmi için özel bir yere sahip diyebiliriz.

13.10.2022

 

One thought on “Misya köyleri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir