Ana sayfa » kızıl, şişman ve bilmiş Bologna
Bologna, Maggiore Meydanı ve Neptün Çeşmesi

kızıl, şişman ve bilmiş Bologna

İki gece Floransa’da konakladıktan sonra Avrupa’nın en eski üniversitesine ev sahipliği yapan Bologna şehrine gidiyorum. Bologna’da bir gece konaklayacak ve sonrasında Venedik’e doğru devam edeceğim. 

Floransa – Bologna tren yolculuğu

Floransa ve Bologna şehirler arası yaklaşık 120 km. Tren Floransa‘da hareket ettikten yaklaşık 40 dakika sonra Bologna Garı’na varıyor. On gün olarak planladığım sırt çantalı İtalya seyahatimin altıncı gününde Bologna’yı gezip dolaşacağım.

Konaklamak için ekonomij bir otel tercih ettim. Gara ve şehir girişindeki Montagnola Parkı’na (Parco della Montagnola) yürüyüş mesafesinde yer alıyor. Ünlü park 1805’de tasarlanmış.

kızıl, şişman ve bilmiş bir şehir: Bologna

İki gün boyunca gezip dolaştığım tarihi şehrin sokakları ortaçağ izleri taşıyor olmak. Kırmızı ateş tuğlaları ise şehre bambaşka bir hava katıyor. Bu anlamda, Bolonga “kızıl şehir” olarak da anılmakta.

Tarihi şehir bolenoz sosa ismini vermek ile kalmamış, dünyaca ünlü aşçılar da yetiştirmiş. 

Şehrin bilmişliği ise Avrupa tarihin en eski üniversitesi olan Bologna Üniversitesi (1088)’ne ev sahipliği yapıyor oluşundan ileri gelmekte.

Bologna revakları
Bolonga revakları

Bologna sokakları

Sur içinde kalan tarihi Bolonga şehrinin sokaklarında iki gün boyunca dolaşıyorum. Güneşin yakıcılığından kaçmak için genellikle Portico diye ifade edilen revaklı koridorlarda yürüyorum. Şehrin büyük meydanlarının etrafındaki lüks binalarda revakları mozaikler ve tavanları güzel resimler süslüyor. Temmuz ayında güneş o kadar yakıcı ki, şehrin bu revaklı mimari olmasa muhtemelen kimse evden dışarı adım atmazdı!

Gün içinde sokaklar ve meydanlarda sadece bir kaç turist grubu görüyorum. Akşam üstü saatlerde ise sokaklara yayılmış masalarda boş yer bulmak bile mümkün görünmüyor.

Bologna’da bir internet kafe

Pazartesi sabahı ilk iş fotoğraf makinamın hafıza kartlarını aktarabilmek için uygun bir bilgisayar arayışına giriyorum. Elimdeki bağlantı kablosu ve harici bellek arasında bağlantı kurabilecek bir bilgisayara ihtiyacım var.

Yaz tatili döneminde üniversite çevresindeki sokaklarda da kimseler yok. Bir üniversite şehrinde bir bilgisayar bulmanın bu kadar zor olabileceğini tahmin etmemiştim. Cep telefonu satan bir bayiden yardım istiyorum. Google Translate üzerinden anlaşıyoruz ve bana en yakın internet kafeyi tarif ediyor. Internet kafeyi işleten iki göçmen ile çat pat İngilizce anlaşabiliyorum. Eski model oyun bilgisayarları arasında boşalan bir tanesini kullanmama izin veriyor. Bilgisayarın USB girişinde bir arıza olduğu ortaya çıkınca 16 GB datayı harici diskime aktarmam bir saatten uzun sürüyor. Oyun salonunun duvarında asılı iki saatten birisi İtalya, diğeri Bangladeş saatini gösteriyor. 

Mesai saatinde, üniversite çevresindeki işlek sokaklarda zar zor açık bir dükkan ve internet kafe bulabilmiştim. Diğer yandan, her köşe başında bozuk para ile çalışan bir kondom makinası görmek beni şaşırtıyor.

Şehrin en yüksek kulesinden kızıl şehir Bologna manzarası ve ortaçağ kuleleri
Şehrin en yüksek kulesinden kızıl şehir Bologna manzarası ve ortaçağ kuleleri

Bologna şehrinin ortaçağ kuleleri

Ortaçağ mimarisini koruyan şehir, revaklı avluları kadar eğik kuleleri ile de meşhur. İtalya’da eğikliği ile meşhur kuleleri düşününce akla ilkin Pisa Kulesi geliyor olsa da, Bologna’daki iki kule de epey eğri imiş. 97 metre yüksekliğinde olan Asinelli Kulesi yaklaşık 1.5 metre ve 48 metre yüksekliğinde olan Garisenda Kulesi ise yaklaşık 3,5 metre yatık imiş.

3 euro ödüyor ve beşgen şehir surların tam da ortasında kalan bu kuleye tırmanıyorum. Gittikçe dikleşen ve daralan merdiven boşluğunda zaman zaman kan ter içinde kalmış olsam da hemen önümde yürüyen 3-4 yaşındaki ufaklıkların neşesini görünce söylenmeyi bırakıyorum. Tarihi şehrin kızıl manzarası ilham verici!

Şehirde halen yaklaşık 20 kadar ortaçağ kulesi görülebiliyor. 12. ve 13. yüzyıllarda ise bu sayının 180 civarında olduğu anlatılıyor. Kulelerin neden inşa edilmiş olduğu net olarak bilinmiyor. Bu kadar kule, şehir surlarını savunma amaçlı veya sadece soylu ailelerin zenginlik göstergesi olarak inşa edilmiş olabilir.

13. yüzyılda çoğu kule yıkılmış. Kalanların bir bölümü ise hapishane, gözetleme kulesi veya ev olarak kullanılmış. 1917’de şehir mimarisinin gereği ve güvenlik nedeni ile bazı kuleler traşlanmış veya tamir edilmiş. 

Bologna manzarası: Maggiore Meydanı ve Bazilika
Bologna manzarası: Maggiore Meydanı ve Bazilika

Maggiore Meydanı

Kuleden indikten sonra Maggiore Meydanı’na doğru yürüyorum. Meydan, Neptün Çeşmesi’ne ve Katolik mezhebi için ayrıcalıklı bir yere sahip olan San Petronio Bazilikası’na ev sahipliği yapmakta. Bazilikanın girişi ücretsiz. Bir kaç euro ödeyerek girebildiğiniz bir şapelinde ise Dante’nin İlahi Komedya isimli eserinden esinlenerek yapılmış “Cennet ve Cehennem” isimli bir fresk bulunuyor. Bazilike içindeki freskler ve anlamları için farklı rivayetler mevcut. Ayda bir gün Bazilikanın terasına ziyaretçi kabul ediliyormuş. Şehri bu terastan seyretmek isterseniz önceden rezervasyon yapmanız gerekiyor.

Bazilikanın etrafında saraylar ve şehir meclisi binası var.

Bazilika’nın arka tarafına ve Maggiore Meydanı’nın doğusuna açılan sokaklarda taze sebze – meyve halleri, balıkçıları ve şarküteri dükkanları ile ünlü bir pazar yeri varmış. Mercato di Mezzo dükkanları ve çevresindeki açık hava restoranları günün her saati hareketli görünüyor. Çarşı pazar için diğer bir ünlü alternatif ise Mercato delle Erbe.

Şehre harita üzerinden bakınca beşgen surlar arasında kaldığı görülüyor. Bu surlardan açılan kapılar birer köprü ile modern şehre bağlanmakta. Hal böyle iken, bugün kurumuş olsa da vakti zamanında Bolonga’nın etrafında sular aktığını hayal ediyorum. Hatta şehre şişman lakabını yakıştıran, leziz yemeklerin malzemeleri de bu sular ile beslenmiş verimli topraklardan geliyor olmalı!

Kulelerden panoromik manzaralar dışında farklı bir bakış açısı arıyor iseniz Via Piella üzerindeki turistik bir pencereden bakmanızı önerebilirim. Ben bakmadım ama bu pencerenin (Finestrella) Reno Kanalı’na ve küçük bir “Venedik” manzarasına açıldığı söyleniyor.

04.07.2011

6 thoughts on “kızıl, şişman ve bilmiş Bologna

  1. Biz de kuleye tırmanmaya üşenmiştik doğrusu. Bologna için söylenen ‘the fat, the learned, the red’ deyiminin manasını kavramama faydası olan 3 gün geçirdim orda. Kırmızı tuğlalardan yapılmış koca bir şehir düşünün, the red işte ordan geliyor. İtalyadaki en eski üniversite ve ilk hukuk fakültesi (tıp fakültesi ile ortak) bologna’da olduğu için, the learned. Mahkemeleri ve kadavra incelemelerini yaptıkları tarihi salonu ücretsiz görmek mümkün. Bolonez sos’un doğum yeri olan Bologna’yı yemeklere değinmeden de tarif etmek zor. İtalyan mutfağının bu kadar çeşitli ve zengin olduğunu bilmezdim doğrusu. Daha önce Napoli’de bulunmuş ve pizza kültürüne dalma fırsatı bulmuştum ama zengin yemek ve içki menüsü ile Bologna gördüğüm tüm Avrupa şehirlerini (İstanbul hariç tabi 🙂 ) açık ara geride birakır bence. Bu kadar güzel yemeklerin olduğu bir şehirde şişmanlamamak mümkün değil doğrusu. Aklımda kalan bir başka özellik de hemen hemen bütün müzelerin ücretsiz olması. Bu da böyle görece küçük bir şehirde sevimli bir özellik doğrusu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir